Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
19:22 - Lüleburgaz Belediyesi’nden dopdolu yarıyıl etkinlikleri
17:52 - Kapalı Otoparklar Haricindeki Parkomat Alanları 3 Gün Ücretsiz Olacak
17:02 - Müze Keşan Sömestr Tatilinde Atölyeleri ile Bir Başka Güzel Olacak!
12:35 - İpsala’da kar yağışı hayatı etkiliyor.
22:42 - Önder Can Spor Kulübü Karatecileri göz doldurdu
17:29 - Belediye ekipleri, topyekun sahada
17:25 - GÜRBÜZ: “BU ÜCRET HALKIMIZI DAHA DA YOKSULLAŞTIRIR”
20:56 - Edirne U-18 ligi’nde Keşanspor rakibi Aşçıoğlu’nu 9-0 mağlup etti
22:09 - Keşanspor’da 4 yeni transfer
18:54 - Keşanspor’da komanda eğitimi…!
Ahmet Ak- 1914 yılından itibaren 1984 yılına kadar Devlet Hastanesi olarak hizmet veren Tarihi Taş Bina, Keşan Kent Müzesi olarak düzenlenecek.
Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, bir süre önce bu konuda girişimde bulunduklarını açıklamış ve tarihi taş yapının Keşan Kent Müzesi olarak hazırlanmak amacıyla Keşan Belediyesine tahsisini istemişti.
Öte yandan bir kısım vatandaş da binanın Kur’an Kursu olarak kullanılmasının daha uygun olacağını bildirmişti.
Pekiyi, KEŞAN ve çevresi için bu tarihi taş yapı ne anlama gelmektedir?
Bu ve aynı kaderi paylaşan yurdumuzun çeşitli yerlerindeki Devlet Hastaneleri, geçen yüzyılın başlarında yaşadığımız felaketli yıllarda özellikle Çanakkale Savaşları sırasında büyük acılara, yokluk ve savaş sonrası yaraların sarılmasına tanıklık eden tarihi yapılardır.
Çanakkale Savaşları, beklemediğimiz kadar büyük sayıda insan kaybetmemize sebep olmuştu.
Sayıları yüz binleri aşan yaralılar, bir şekilde kıt ve kısıtlı harp şartları içinde tedavi edildi.
Devlet, yaralı sayılarının çok büyük miktarlara çıkması karşısında tıbbi olanakların iyi olduğu hemen her yeri değerlendirerek hastane haline getirmişti.
Bu hastanelerde mevcut tıp personelinin yanı sıra, gönüllü hizmet verenlerin sayıları da çoktu.
Gönüllü örgütler, pek çok işi üstlenmişler, savaş şartları içinde yaşanmakta olan sıkıntıların yanında kuraklık ve kızıl çekirgenin meydana getirdiği yokluklarla da başa çıkmaya çalışmıştır.
İşte bu olağanüstü yıllarda, 1914-1915’lerde “Harp Hastanesi” olarak tarihi taş binada kurulan Keşan Devlet Hastanemiz, bölge için önemli hizmetlerini uzun yıllar kararlılıkla sürdürdü.
Yakın tarihte çeşitli vesilelerle her birimizin bir şekilde yararlandığı bu yapıda anılarımız var; örneğin benim kızım da bu hastanemizde dünyaya geldi, yıl 1993’tü.
Keşan Devlet Hastanemizin emekli saymanı Remzi Kurtulmuş amcamızdan da dinlemiştim buna benzer çok sayıda anı var, yaşanmışlıklar var.
Bir ara Sağlık Meslek Lisesi olarak da kullanılan tarihi taş yapı, Çanakkale için “cephe gerisi hastanesi” olarak, orijinal yapısı da korunarak, yurdun dört bir köşesindeki gibi Keşan’daki değerli tıbbiyelilerin gözetiminde bölge insanımıza şifa dağıttı.
Zaman içinde, mevcut taş binanın geniş bahçesinde iki büyük hizmet binası daha yapıldı.
Böylece yatak sayısını artıran Keşan Devlet Hastanesi, 30 Kasım 2010 tarihinde yapılan değerlendirmede ISO 9001:2008 belgesi ve 2006 yılında “Bebek Dostu Hastane” unvanını da kazandı.
Bu unvana yakışır şekilde bölge halkına uzun yıllar hizmet vermiş olmasının anıtıdır “Tarihi Taş Bina” …
Kıymetini bilmeli, vefa göstermeli…
Çanakkale Savaşı’nın Keşan’daki izlerini barındıran anıt yapı:
Bu bina Gelibolu’nun cephe gerisi hastanesi olarak 1914’te Alman mühendislerce düzenlenmiş, dönemin mimari özelliklerini de taşımaktadır.
Öncesinde Osmanlı Devleti’nde Batılılaşma süreci, Sultan III. Ahmet zamanında Lale
Devri denilen bir geçiş evresinin ardından Sultan I. Mahmut’la birlikte hızlanmıştı bilindiği gibi…
Böylece başta başkent İstanbul olmak üzere Osmanlı’nın hâkim olduğu topraklarda Barok, Ampir ve Eklektik adı verilen Batılı üsluplar etkisini bütün canlılığıyla göstermeye başlamıştı.
Bu sürecin Balkanlar, Trakya ve az da olsa Keşan’a da paralel olarak yansıdığını söylemek mümkündür.
Bununla birlikte Dünya’nın büyük bir savaşa doğru sürüklenmekte olduğunu görebilen Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılda savunma amaçlı yoğun imar faaliyetlerine de girişti. Böyle bir savaşın çıkması durumunda başkent İstanbul’un güvenliği için Çanakkale Boğazı kilit rol oynamaktaydı ve çevresinin düzenlenmesi yaşamsal önemdeydi. Boğazı geçilemeyecek şekilde tahkim etmek, tabyalar inşa etmek kadar cephe gerisini de özellikle hastane yapıları olarak tanzim etmek önemliydi.
İşte Keşan’daki tarihi taş yapı bunun en güzel göstergesi olarak Kurtuluş Savaşı’nın zor yıllarında gönüllülük esasına göre yöreye sağlık hizmetleri verilmesine ev sahipliği yapmış, pek çok salgın hastalıkla ve yoksullukla baş edilmesini sağlamıştır.
Bu konuyu ayrıntılı olarak defalarca Önder Keşan’da da yazdım.
Kent Müzesi olarak herkesin ve her kesimin incelemesine olanak vermek adına bu eserin tarihi dokusu korunarak ziyarete açılması elbette uygun olacaktır.
Çanakkale Savaşları Sırasında Kurulan Hastaneler:
Yaralıların tedavisinde Türk tıp personelinin olağan üstü gayreti her türlü takdirin üzerindedir.
Devlet, yaralı sayısının çok artması karşısında, özellikle tıp personelinin bulunduğu, tıbbi olanakların iyi olduğu hemen hemen her yeri değerlendirerek hastane haline getirmişti.
Bunların en önemlileri İstanbul’daki Asker Hastaneleriydi kuşkusuz…
Yaralıların gönderildiği diğer hastaneler de şunlardır:
Afyon Karahisar Asker Hastanesi
Agunya Mecruhin Hastanesi
Ağuca Hastanesi
Ankara Merkez Mecruhin Hastanesi
Adapazarı Mecruhin Hastanesi (2000 yataklı)
Akhisar Hastanesi
Altıntaş Seyyar Hastanesi
Aydın Menzil Hastanesi
Bahçeci Hastanesi
Bergama Mevki Hastanesi
Bergos Hafif Mecruhin Hastanesi (Gelibolu yakınında 200 yataklı)
Biga Menzil Hastanesi (5.Orduya bağlı 1850 yatak, biri Karabiga’da 2 menzil hastanesi)
Karabiga Hastanesi (150 yataklı)
Dimetoka 3.Menzil Hastanesi (Biga civarında 650 yataklı)
Bahr-i Sefit Mevkiî Mustahkem Merkez Hastanesi
Burdur Menzil Hastanesi
Çamburnu Emraz-ı Adiye Hastanesi (Hafif yaralılar için)
Çan Hastanesi
Çanakkale (Kale-i Sultani) Merkez Hastanesi (350 yataklı)
Gelibolu Hastanesi
Çardak Harp Hastanesi (2 Hastane 750 yatak)
Demerek Harp Hastanesi (200 yataklı)
Eceabat (Maydos)Hastanesi (200 yataklı)
Erenköy Hastanesi (200 yataklı)
Ezine Merkez Hastanesi (200 yataklı)
Edirne Kaleiçi Hastanesi
Edirne Merkez Hastanesi (Esirler için de ayrı koğuşlar vardı)
Edirne Bulgar Jimnazı Hastanesi (Dr.Beron Bulgar Jimnazı-Lisesi)
Fevzi Paşa Hastanesi
Gebze ( Gekboza) Muavenet-i Sıhhıye Merkezi
Hasanbeyli Menzil Hastanesi
Hoçkis Hastanesi
İzmir Merkez Hastanesi
İzmir Asker Hastanesi
İzmir 5.Menzil Karantina Asker Hastanesi
Karainebeyli Revir Hastanesi
Gelibolu yakınında 20 yataklı Kavak Hastanesi
Keşan Harp Hastanesi
Kırkağaç Harp Hastanesi
Konya Mecruhin Hastanesi
Konya Mevki Asker Hastanesi
Kırkkilise Hastanesi (Kırklareli)
Kilitbahir Hastanesi (50 yataklı)
Kumkale Revir Hastanesi
Lapseki Menzil Hastanesi (2 Hastane 450+400 yataklı)
Malkara Hastanesi
Manisa Mecruhin Hastanesi (İzmir 4. As.Al. emrinde)
Melekhanım Çiftliği Revir Hastanesi
Melina Hastanesi
Menemen Harp Hastanesi
Mesudiye Menzil Hastanesi
Milas Revir Hastanesi
Muğla Merkez Hastanesi
Mürefte Menzil hastanesi (5.Orduya bağlı 280 yataklı)
Mürefte Eriklice Hafif Yaralı Hastanesi (Mürefteli kadınlar tarafından kuruldu)
Pınarbaşı Mevki Hastanesi
Salimbeyli Çiftliği Revir Hastanesi
Sarıçalı Hastanesi
Sinop Emraz-ı Adiye Hastanesi
Soma Harp Hastanesi
Söke Revir Hastanesi
Surlar Hastanesi
Şarköy Menzil Hastanesi (350 yataklı)
Şarköy Hilâl-i Ahmer Hastanesi (200 Yataklı)
Taşkale Mevki Hastanesi
Taşköprü Mevki Hastanesi
Tekfurdağı Menzil hastanesi (5.Orduya bağlı 2 hastanede 2400 yatak)
Tekfurdağı Salib-i Ahmer Harp Hastanesi
Umurbey Hastanesi
Yalova Mevki Hastanesi
Yeniköy Hastanesi
Balıkesir Harp Hastaneleri (4 hastane)
Balya Harp Hastanesi
Bandırma Menzil Hastanesi (1.Ordu’ya bağlı iki hastane)
Burhaniye Harp Hastanesi
Erdek Harp Hastanesi (400 yatak- sonradan Karabiga’daki de buraya getirildi)
Havran Hilâl-i Ahmer Hastanesi
İvrindi-Otmanlar Köyü Harp Hastanesi
Susurluk Harp Hastanesi
Ayvalık Rum Hastanesi
Macar Kızılhaç Hastanesi (10 Nisan 1916 de açıldı)
Tekirdağ Kızılhaç Hastanesi (80 yataklı)