Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
16:58 - AK Parti’de yönetim kurulu üyeleri belirlendi
13:48 - Gaytancıoğlu:”ÖNCE BUĞDAY, SONRA AYÇİÇEĞİ ŞIMDİ DE ÇELTİKTE HAYAL KIRIKLIĞI FİYATI
13:43 - Belediye üniversiteye başlayacak genç kızlara ücretsiz kıyafet dağıtıyor
22:48 - İpsala Gümrük Kapısı’nda olay… Valilik açıklama yaptı
22:11 - Polisi görünce kaçtı ama yakalanınca üzerinden tabanca çıktı
22:39 - Keşan Belediyesi Eylül Ayı Meclis Toplantısı Gerçekleştirildi
CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in lösemi hastalarının ve ailelerinin sorunları ile ilgili vermiş olduğu önerge AKP oylarıyla reddedildi. Genel Kurul’da önerge üzerinde söz alan Yüceer, “Yolsuzluk operasyonunda net bir şekilde gördük ki iktidarın önceliği ne vatandaş ne kemik iliği bankası olmuş; iktidarın önceliği, yandaş olmuş, Halk Bankası olmuş” dedi.
ANKARA///
CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, lösemi hastaları ve ailelerinin yaşadığı problemleri belirlemek amacıyla vermiş olduğu Meclis Araştırma Önergesi üzerine Genel Kurul’da söz aldı. “Lösemi” deyince herkesin aklında saçı olmayan, yüzünde maskesi bulunan, iri iri gözleriyle bakan çocuklar geldiğini belirten Yüceer, aslında takmak istemedikleri ancak hayatlarının bir parçası olan maskelerin lösemili çocuklar için apayrı bir anlam taşıdığını belirtti.
KARABORSA İLAÇLAR
Yüceer, tedavi görme şansını yakalayabilen çocukların etraftaki insanlardan, havadan, sudan mikrop almamak, korunmak için bu maskeleri takmak zorunda kaldığını belirterek, “Bu vatandaşlarımız arasında bir başka önyargıya sebep oluyor. Maske takan çocuklarımızın, hastalarımızın hastalığının bulaşıcı olduğu yönünde düşünmelere yol açıyor ve maalesef binlerce lösemi hastası ve aileleri sadece hastalıkla, maddi imkânsızlıklarla, karaborsa ilaçlarla değil, bu aşılamayan önyargılarla da mücadele etmek zorunda kalıyor” dedi.
BİR CANI YAŞATMAK İÇİN KAMPANYALAR DÜZENLENDİ
CHP’li Yüceer, sözlerini şöyle sürdürdü.
Dilan, Ozan, Gamze, Efe, Melis, aslında hepimiz bu isimleri çok yakından tanıyoruz. Bu isimler, lösemi hastalığına umut arayan binlerce hastamızdan sadece birkaçı. Onları gazetede okuduk, televizyon haberlerinde izledik, sosyal medyada gördük ve yüzünü bile görmedikleri bu insanların canına kendi kanından can katabilmek için binlerce, on binlerce yurttaşımız seferber oldu. Onlara destek olmak, onlara gönüllü donör olmak, bir canı daha yaşatabilmek için kampanyalar düzenlediler. Yapılan hırsızlıktan, yolsuzluktan yüzlerin kızarmadığı, insanların hayatıyla, geleceğiyle, onuruyla rahatça oynandığı, öldürülen canların hesabının sorulmadığı, tüm kurumlarıyla devletin çivisinin çıktığı bugünlerde çıkarsız, karşılıksız, beklentisiz, derdi olana derman olabilmek için cebindeki rızkını paylaşabilen, kanından can verebilen işte bu tertemiz insanlarımız sayesinde bu memleket ayakta.
BİNLERCE HASTA VAR
Halkın kan vermek için seferber olduğu, lösemi hastası Melis’in sesini de sosyal medya sayesinde duyduğumuzu belirten Yüceer, ilik nakli olan ve 10 gün içerisinde taburcu olması beklenen Melis’e geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Herkesin lösemiyle savaşım konusunda Melis kadar şanslı olmadığını belirten Yüeer, “ O yüzden bir an için yaşam mücadelesini verirken dakikaların, saniyelerin önemli olduğu lösemi hastalarını ve ailelerinizi düşünerek beni dinlemenizi rica ediyorum. Ülkemizde sesini duyuramayan binlerce lösemi hastası var. Türkiye’de her yıl binlerce yurttaşımız, gencimiz, lösemiye yakalanıyor.. 200 bin civarında lösemi hastası olan ülkemizde, her yıl 1.500-2.000 çocuğumuz lösemi hastaları arasına katılıyor” dedi.
SON SIRADAYIZ
2013 Temmuz ayı itibarıyla Dünya Kemik İliği Bankasına kayıtlı 23 milyon gönüllü verici olduğunu kaydeden Yüceer, Amerika’da 7 milyon, Almanya’da 4,5 milyon, 8 milyonluk İsrail nüfusunda 1 milyon bağışçı varken, 76 milyonluk Türkiye’nin 34 bin bağışçıyla dünya sıralamasında son sırada yer aldığını belirtti. Türkiye’de donör olmak isteyen çok insanın olduğunu ancak ilik tarama merkezleri ve ilik bankalarının yetersiz olduğu için akraba dışı uygun donör bulmanın zor olduğunu bildirdi.
SEBEBİ MALİYET
Sadece İbni Sina Hastanesi ve İstanbul Çapa Hastanesinin kendi imkânlarıyla oluşturduğu bir havuz olduğunu kaydeden Yüceer, “Bu havuzun genişletilememesinin sebebi maliyet. Bir gönüllü vericinin ilik bankasına maliyeti 350 lira, SGK bu parayı ödemiyor, tüm yük üniversiteye ait bütçelere kalıyor. Avrupa ülkelerinde uygun iliğin bulunması için, araştırmanın başlaması ve sonlandırılması için gerekli olan süre dört altı hafta iken, bizde bu süre altı on iki ayı buluyor ve SGK ödemelerde ciddi problem çıkarıyor. Bakın, İstanbul Çapa Hastanesi sadece 50 donör kaydediyor; personel, ekipman azlığı, ödenek yokluğu sebebiyle günde 20-30 tüpe zor bakıyor” diye konuştu.
GENCECİK HAYATLARI KAYBEDİYORUZ
Avrupa ve Amerika’da lösemi tedavisinin yüzde 90 olumlu sonuçlanırken, ülkemizde yüzde 65 oranında olduğunu bildiren Yüceer, akrabadan uygun doku bulunamaması durumunda Türkiye’de her 100 hastadan 99’unun, hayatını kaybettiğini, ancak 1’ine nakil yapılabildiğini, Amerika’da bu oranın 100 hastadan 84, Almanya’da 100 hastadan 81 olduğunu ifade etti.
Ülkemizde sadece uygun iliğin bulunmasıyla da tedavinin sonuçlanmadığını kaydeden Yüceer, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin, yılda 30-40 çocuğa nakil yapılabildiğini,
yüzlerce çocuğun sırada beklediğini, gencecik hayatları, imkânsızlıklar nedeniyle bulamadığımız ya da bulduğumuzda da nakledemediğimiz kan, ilik, hücre, organ, doku sebebiyle kaybettiğimizi kaydetti. Löseminin zor bir hastalık, tedavisinin de pahalı bir hastalık olduğunu söyleyen Yüceer, çocuklar hastanede yaşam mücadelesi verirken ailelerin de maddi güçlüklerle boğuşmaya devam ettiğini kaydetti.
LÖSEMİ TEDAVİ EDİLEBİLİR
Löseminin tedavi edilebilir hastalıklar grubuna girdiğini, iyi bir tedavi ve moral desteğiyle yüzde 85’lere varan iyileşme oranı gösterdiğini belirten Yüceer, “Ancak, ne yazık ki lösemi iktidarın öncelikleri arasında değil. Doktor, hemşire, yatak kapasitesi, fiziki şartlarda önemli eksiklikler var. Donör sayısı gelişmiş ülkelerin çok çok altında. Ödenek ayrılmıyor. Lösemi hastaları için hayati önemi olan ilaç ve malzemenin temininde sıkıntılar yaşıyoruz, bir yıl bulamadığımız oluyor. Yurt içi temininde sıkıntı yaşadığımız ilaçlar Türk Eczacıları Birliği aracılığıyla en az üç ayda gelebiliyor ve bu tedavi sürecinde oldukça olumsuz etkileri var.
Sağlık Bakanlığının vaatleri oldu ama maalesef gerçekleşen bir şey olmadı. 2008 yılında “Türk-Kök Projesi” konuşuldu ama bu yıl, 2014’teyiz, hâlâ ortada bir çalışma yok” dedi.
ÖNCELİĞİNİZ, İLİK BANKASI DEĞİL HALK BANKASI
Türkiye’de ilik nakliyle hayatı kurtulacakken binlerce hastanın öldüğünü, ölümü beklediğini kaydeden Yüceer, şöyle konuştu:
Hastane kapılarından kimse dönmeyecek, kimse ücretli sağlık hizmeti almayacak” vaatlerinin 12’nci yılındayız. On yıl boyunca Sağlık Bakanlığı koltuğunda aynı Bakan oturdu. Bu Bakan, vatandaşın kaç çocuk doğuracağıyla, aldığı kanın haram mı, helal mi olduğuyla, kadının kürtajıyla, sezaryeniyle yakından ilgilendi ama lösemi hastaları için hayati önem taşıyan ilik bankası talebiyle ilgilenmedi. Yolsuzluk operasyonunda da biz net bir şekilde gördük ki önceliğiniz ne vatandaş ne kemik iliği bankası olmuş; önceliğiniz, yandaş olmuş, Halk Bankası olmuş. Ağzınız “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” derken, icraatınız “Yandaşı yaşat ki iktidarımız yaşasın” olmuş.
CHP’li Yüceer, konuşmasını “Artık hiçbir insanımızı sağlık hizmetleri yetersizliğinden, maliyet hesabından, ilik bankasının uygun verici bulamamasından ya da başka herhangi bir sebepten kaybetmeyelim. Ellerimizin arasından kayan değil, el birliğiyle yaşattığımız insanlarımız olsun” sözleriyle bitirdi. CHP grubunun önergesi AKP oylarıyla reddedildi.