Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
13:22 - Taner Ünel, Avusturalya doğumlu ilk İbriktepeli oldu
18:31 - 10 ton cam atık geri dönüşüme kazandırıldı
23:59 - Enez’de Jandarma kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda bilgilendirme yaptı
21:56 - İpsala’da tabancalar ve tüfekler ele geçirildi
21:17 - Edirne’de ilginç dolandırıcılık… Hesabına yatan 150 Tl’ye karşılık 72 bin Tl sini kaptırdı…
20:59 - Başkan Özcan, makamını ilkokul öğrencisi Ceren Şen’e devretti
19:57 - Özcan: “Allah bize bir daha böyle bir borçlanma kısmet etmesin.”
23:40 - Araçta eroin,hap ve tabanca ele geçirildi
23:29 - Hem sözlerini tuttular hem de Akçeşme’nin sorunlarını dinlediler
21:26 - 2019’da Ekrem İmamoğlu için lokma döken Hilmiye teyze, bu sefer Tamer Kıral için döktü
Ülkemizde her yıl 16 yaşın altında ortalama 1200-1500 arası çocukta lösemi vakası tespit edilmektedir. Sebebi henüz tam olarak aydınlatılamamış olan lösemi, kandaki alyuvarların aşırı derecede artması sonucu meydana gelmekte kan yapıcı dokuları etkilemekte ve kandaki akyuvarların da aşırı derecede artışına sebep olmaktadır.
Halk arasında Kan Kanseri diye bilinen Lösemi; çocukluk çağında görülen kanser türlerinin %35’ini oluşturup ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde her yıl 16 yaşın altında ortalama 1200-1500 arası çocukta lösemi vakası tespit edilmektedir. Sebebi henüz tam olarak aydınlatılamamış olan lösemi, kandaki alyuvarların aşırı derecede artması sonucu meydana gelmekte kan yapıcı dokuları etkilemekte ve kandaki akyuvarların da aşırı derecede artışına sebep olmaktadır..
Yapılan çalışmalar sonucu genetik yatkınlık, radyasyon, benzen ve türevleri ( bali v.b), çeşitli kimyasal maddeler ( böcek ilaçları v.b), bazı kalıtsal hastalıklar ve bazı viral hastalıkların lösemiye neden olabildikleri görülmüştür. Hastalık her yaşta görülebilmekte; en sık çocukluk çağında 2-5 yaşlarında rastlanmaktadır. Akut lösemilerin çoğunda tıbbi tedavi sonucu tam iyileşme görülmekte; 1 yaş altı ve 10 yaş üstü görülen vakalarda tedaviye cevabın azaldığı gözlemlenmiştir.
İştahsızlık, zayıflama, kansızlık, cilt altı kanamaları ( deride kırmızı noktalar veya morarmalar), bacaklarda kemik ağrıları, burun ve diş organlara ait şikayetler; baş ağrısı, kusma, karın ağrısı ve görme bozuklukları eti kanamaları, ateş çocuklarda löseminin ilk gözlenen belirtilerindendir. Ayrıca etkilediği da önemli belirtilerdendir.
Kan, kemik iliği tetkikleri, hücre tipi belirleme ve genetik tetkikler sonucu kesin tanı konulmaktadır. Lösemi tanısı konulan kişiye öncelikle genel durumunu düzeltmeye yönelik tedavi verilmektedir. Daha sonra kötü huylu hücreleri tamamen temizlemek amacıyla ilaçla tedavi (kemoterapi) başlanmaktadır. Kemoterapi ilaçları kötü huylu hücrelerle birlikte vücuttaki iyi ve faydalı hücreleri de yok etmektedir. Bu yüzden tedaviye başlanan kişilerde saç dökülmeleri, ağızda ve bağırsaklarda yaralar oluşması ve aşırı derecede halsizlikler görülmektedir.
Çocuklarına akut lösemi tanısı konulan ailelerin karamsarlığa kapılmaması; bu durumların geçici olduğunun; tedavi sonucunda tam iyileşmeyle birlikte dökülen saçların tekrar çıkacağının; çocuklarının eskisi gibi sağlıklı ve normal görünümlerine kavuşacaklarının bilincinde olması ve çocuklarına da bu pozitif enerjiyi vermeleri gerekmektedir. Tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken önemli bir konu da; ilaçların etkisiyle vücuttaki savunma sistemini oluşturan hücrelerin de yok olmasıyla kişinin her türlü mikroba karşı savunmasız kalması ve en ufak bir hastalık etkenine maruz kalınmasıyla bile ağır-ateşli enfeksiyonların oluşabilmesidir. Aileler tedavi gören çocuklarını havadan, çevrelerindeki kişilerden, herhangi bir hastalık etkeni almaması için korumalıdır. Bunun için de maske kullanılmasında fayda vardır.
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası olarak belirlenmiştir. Bu vesileyle ailesinde, çocuklarında lösemi vakası tespit edilen herkese acil şifa ve sabır dilerken; yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi tıbbi tedaviyle tam iyileşme şansı yüksek olan akut lösemiden korkulmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor; toplum olarak lösemi tedavisi gören kişilere ve ailelerine ihtiyacı olan, maddi-manevi her türlü desteği vermenin önemini vurgulamak istiyorum.