Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
23:12 - GAGİAD “YEŞİL ŞEHİRLER” BULUŞMASI İÇİN ATİNA’DA
23:07 - Emniyet Müdürü mahalle muhtarları ile görüştü
20:08 - TÜRSAB Trakya BTK’dan Fuar Daveti
20:08 - Üzerinden uyuşturucu haplar çıktı…
13:35 - İncir babadan zeytin dededen…
13:30 - Saray’da “Arabasız Gün” etkinliği gerçekleştirilecek
13:21 - 5 gündür kayıp olan Şehit Babası Dursun Korkmaz’dan acı haber geldi
13:10 - SARDOS KAZDAĞLARINDA…
Nurullah AYDIN
7 Nisan 2014-ANKARA
Yalnızlık dünyayı doldurmuş mu?
Teknolojik gelişmeler, artan nüfus, büyüyen yerleşim yerleri, dış dünya alanında değişimler ortaya çıkartırken, insan iç dünyasında bocalıyor.
Değer yargıları değişiyor.
Ben ve öteki algısı anlam değiştiriyor.
Nefret, kin, öfke, ötekileştirme, ezme, sömürme, kınama, suçlama, katletme, övünme, böbürlenme, gururlanma, kamplaşma, vicdansızlaşma, kibir, haksızlık, hırsızlık, yalancılık, adaletsizlik, karamsarlık, düşmanlık neden olur?
Kim, neden, niçin bunları teşvik eder, tahrik eder, canlı tutar?
Gelin bir an düşünelim.
Neyiz, kimiz?
Öncemiz neydi, neredeydi?
Sonramız ne olacak, nerede olacak?
Bilelim ki;
Önce kendimiz ve kendimizle bir arada olduklarımız var.
İnsan, doğa, hayvan, bitki.
Hepimiz bir bütünüz.
Kendini,
Diğer yarını,
Kendi ötekini,
Diğerlerini,
Diğer yarını,
Önce anla,
Sonra sev, saygı duy.
Sevmek, bir insanı sevmekle başlar.
Sevmek, bir hayvanı sevmekle başlar.
Sevmek, bir bitkiyi sevmekle başlar.
Sevmek, doğayı sevmekle başlar.
Sevmek, dünyayı sevmek başlar.
Sevmek, evreni sevmekle başlar.
Bu algıyla kurulacak iletişim dili,
Daha güzel mutlu bir dünya inşasının yoludur.
İçinden kalbinin o sızlayan yerlerinden özlenen dünya isteğidir bu.
Bunları bilmek ve uygulamak. Ama kimle, nerede, ne şekilde, ne zaman?
Herşey gerçekte insanın elinde.
Sevelim sevilelim.
Günün Sözü: dogmalara inanan, saplantıları olan insanı eğitmek çok zordur.