Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
21:03 - BAŞKAN ÜNSAL’DAN GENÇLİK HAFTASI KONSERLERİNE DAVET
15:08 - ÜNSAL: ‘’İLÇEMİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR PROJE OLAN ÇİÇEK ÜRETİCİLİĞİNE BAŞLIYORUZ.’’
00:12 - Başkan Demir’e büyük destek
00:07 - TRAKDOSK, Erasmus+ projeleri için öğretmen adaylarıyla buluştu
23:08 - Serkan Çağrı, doğduğu hastanenin müze yapılıyor olmasından çok memnun
23:00 - Belediye Meclisi toplantısında gündem ek bütçeydi
22:35 - İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun çocuk oyunu Keşanlı çocuklarla buluştu
23:55 - Uyuşturucu hap ele geçirildi
02:29 - FETÖ’cüler Yunan sınırına giderken yakalandı
23:59 - Balaban muhtarlığı bıraktı…
Yalaza “Bizim anadilimizde baba dilimizde Türkçedir, Türkçe kalacaktır”
Trakya Roman Dernekleri Platformu Başkanlığı ve yönetim kurulu seçimi 11 Ocak 2015 Pazar günü Lüleburgaz’da yapıldı.
Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ il ve ilçelerinden oluşan 19 Sivil Toplum Kurulunu’nun katıldığı genel kurulda oy çokluğu ile Dönem Başkanlığı’na Keşan Roman Kültürünü Araştırma Kalkınma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayvaz Yalaza seçilirken Yönetim Kurulu da şu kişilerden oluştu;
Başkan Yardımcıları;
Süleyman Karatepe (Tekirdağ)
Mustafa Hovarda (Kırklareli)
Muzaffer Çelikli (Uzunköprü)
Mustafa Taşçeviren (Lalapaşa)
Ayvaz Yalaza yaptığı açıklamada şunları söyledi; “ Çok önemli bir zaman diliminde şahsıma tevdi edilen bu görevin anlam ve sorumluluğunu bir yıl boyunca taşıyacağım. Platformumuz 2009 yılından bu yana dağılmadan sayımız artarak devam etmektedir. Sorumluluğum süresince derneklerin kurumsallaşması ve proje yürütebilir hale gelmesi için çaba sarf edeceğiz. Roman camiasının her anlamda ilerleme kaydedilmesi için önce kendine güvenmesi ve inanması gerekir. Kurumsallaşmış şeffaf hareket kabiliyeti yüksek ne istediğini ve ne yaptığını bilen katılımcı güçlü bir sivil toplum örgütlerine ihtiyaç var. Bizim yeni platform sorumluluğumuz önemli ölçüde bu kavramları geliştirmek toplumda güven inşa etmektir.
Güvenden kastımız sadece kendi camiamız için geçerli değildir. Üzerimize atfen bir çok önyargılar var ve önyargıları arttırıcı sebepler var. Örneğin Edirne de kurulan ancak henüz işlevlik kazanmayan Roman Dili Enstitüsüdür. Bizim dille ilgili bir talebimiz yoktur. Her kavim binlerce yıllık tarihi sürecinde kendi arasında bir dil geliştirmiştir. Ancak bu dilin bir alfabesi yoktur. Bizler tarihimiz boyunca dille ilgili bir baskı görmedik ve bu konuda da bir talebimiz de olmadı. İhtiyaç duyan konuşur. Buna itirazımız yok, hatta bu dil korunsun kollansın da.
Cümle alem şunu bilsin ki bizim ana dilimizde, baba dilimizde Türkçedir ve Türkçe kalacaktır. Bin yıllık kardeşimiz Türk, bugünkü kardeşimiz Türk, yarın ki kardeşliğimiz de Yüce Türk Milletinin bağrında artarak büyüyecektir.
Ne Mutlu Türküm Diyene.”