Rüzgar, hareket halindeki hava tarafından oluşturulan kinetik enerjiyi kullanarak elektrik üretmek için kullanılır. Bu, rüzgar türbinleri veya rüzgar enerjisi dönüşüm sistemleri kullanılarak elektrik enerjisine dönüştürülür. Rüzgar ilk önce bir türbinin kanatlarına çarpar ve dönmelerine ve kendilerine bağlı türbini döndürmelerine neden olur. Bu, kinetik enerjiyi, bir jeneratöre bağlı bir şaftı hareket ettirerek ve böylece elektromanyetizma yoluyla elektrik enerjisi üreterek dönme enerjisine dönüştürür.

Rüzgar, buğday öğütmek ve su pompalamak için yel değirmenleri, gemileri itmek için yelkenler ve elektrik üretmek için rüzgar türbinleri de dahil olmak üzere farklı amaçlar için yüzyıllardır aktif olarak kullanılmaktadır. Rüzgar enerjisi, en hızlı büyüyen yenilenebilir enerji teknolojilerinden biridir. Teşvikler ve kullanım, kısmen maliyetlerin düşmesi nedeniyle dünya çapında artmaktadır. IRENA’nın (Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı) son verilerine göre, karada ve denizde küresel kurulu rüzgar üretim kapasitesi, son yirmi yılda yaklaşık 75 kat arttı.

DÜNYADA RÜZGAR ENERJİSİ

Rüzgar türbinleri ilk olarak bir asırdan fazla bir süre önce ortaya çıktı. 1830’larda elektrik jeneratörünün icadının ardından, mühendisler elektrik üretmek için rüzgar enerjisinden yararlanmaya çalıştılar. Rüzgar enerjisi üretimi 1887 ve 1888’de Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşti, ancak modern rüzgar enerjisinin ilk olarak 1891’de yatay eksenli rüzgar türbinlerinin inşa edildiği ve 22.8 metrelik bir rüzgar türbininin faaliyete geçtiği Danimarka’da geliştirildiği düşünülmektedir.

Rüzgar türbini kapasitesi zamanla artmıştır. 1985 yılında, tipik türbinler 0.05 megawatt (MW) nominal kapasiteye ve 15 metre rotor çapına sahipti. Günümüzün yeni rüzgar enerjisi projeleri, karada yaklaşık 2 MW ve açık denizde 3-5 MW türbin kapasitesine sahiptir. Rüzgar türbinlerinin ortalama kapasitesi 1 yılında 6,2009 MW’tan 2 yılında 2014 MW’a yükselmiştir. Kapasite, 7’de 5,1997 gigawatt’tan (GW) 564’de 2018 GW’a yükseldi. Rüzgar elektriği üretimi 2009 ve 2013 yılları arasında iki katına çıktı ve 2016 yılında rüzgar enerjisi, yenilenebilir enerji kaynakları tarafından üretilen elektriğin% 16’sını oluşturdu.

Rüzgar enerjisi potansiyeli yüksek bölgeler arasında Kuzey Amerika, Doğu Avrupa ve Rusya, Afrika, Güney Amerika, Batı Avrupa, Asya ve Okyanusya bulunmaktadır. Bu sıralamaya dayanarak, Kuzey Amerika, Doğu Avrupa ve Rusya ve Afrika, rüzgar enerjisi için küresel potansiyelin% 66’sını oluşturmaktadır.

NEDEN ÖNEMLİDİR?

Rüzgar gezegenimizde sürekli olarak meydana geldiğinden, sonsuz, yenilenebilir, temiz ve çevre dostu bir enerji kaynağını temsil eder. İnsanların sisteme aktarmasına ve kullanmasına engel bir engel yoktur. Diğer enerji kaynaklarına göre en önemli faydaları, rüzgar enerjisinin sürdürülebilir bir enerji kaynağı olmasıdır; emisyon oluşturmaz; yakıt maliyeti içermez; ve ilk yatırımın maliyeti ve birim başına maliyet istikrarlı bir şekilde azalmaktadır.

Rüzgar enerjisi, teknoloji ve Ar-Ge’deki ilerlemeler sayesinde değer kazanırken, çevreye zararsız olduğu için ekolojik dengeyi de koruyor. Paris Anlaşması’na dayanarak, küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmak için hedefler belirlenmiştir. Sıfır karbon emisyonu ile enerji üretebilen rüzgar enerjisi, bu hedeflere ulaşmanın anahtarıdır. Rüzgar enerjisi ile üretilen elektrik, Kyoto Protokolü kapsamında elektrik ihracatının da önünü açmıştır.

TÜRKİYE’DE RÜZGAR ENERJİSİ

Türkiye’de, rüzgar enerjisi hasadı için en iyi alanlar – yıllık ortalama değerlere göre – kıyı şeridi, yaylalar, dağlık tepeler veya açık alanlardır. Açık alanlardaki en güçlü yıllık ortalama rüzgar hızları, Türkiye’nin batı kıyı şeridi boyunca, Marmara Denizi çevresinde ve Antakya’da ölçülmüştür.

Orta derecede rüzgar enerjisine sahip geniş alanlar Türkiye’nin orta bölgelerinde mevcuttur. 50 metre yükseklikteki rüzgar potansiyeline göre Ege, Marmara ve Doğu Akdeniz bölgeleri yüksek potansiyelli rüzgar alanlarına sahiptir.

TRAKYAKA ve TSO’ların Birlikte Yürüttüğü Projelerdeki İlerlemeler Ele Alındı

Türkiye’de ilk rüzgar türbini 1998 yılında kuruldu. Bununla birlikte, ilk türbinler üretim ve kapasite açısından oldukça sınırlıydı ve ilk ciddi yatırım sadece 7 yıl sonra yapıldı; 2005 yılında, yeni rüzgar türbinlerinin kurulmasını teşvik eden rüzgar enerjisini teşvik eden yeni mevzuat çıkarıldı. Bununla birlikte, Türkiye’deki mevcut mevzuat ve teşvikler, ülkenin rüzgar enerjisi potansiyelinin oldukça altında kalmaktadır.

RÜZGAR ENERJISI ILE ILGILI YAYGIN YANLIŞ ANLAMALAR

YANLIŞ ANLAMA-1: “RÜZGAR ENERJISI SÜREKLI BIR ENERJI KAYNAĞI DEĞILDIR.”

Türkiye’nin rüzgar haritası, Türkiye’de neredeyse tüm yıl boyunca rüzgar enerjisinden elektrik üretmenin mümkün olduğunu göstermektedir.

YANLIŞ ANLAMA-2: “RÜZGAR ENERJISI YABAN HAYATINA ZARAR VERIR, KUŞLARIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLUR.”

Bir rüzgar enerjisi santrali ancak Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının titizlikle incelenmesine dayanarak yetkilendirilebilir. Kuşların normalde çarpışmalardan kaçındığı ve rüzgar türbinleri arasında uçmaktan saptığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir.

YANLIŞ ANLAMA-3: “RÜZGAR TÜRBINLERI GÜRÜLTÜ KIRLILIĞINE NEDEN OLUR.”

Teknolojideki ilerlemelerle birlikte, bir rüzgar türbini 300 metre mesafedeki bir buzdolabı kadar gürültü yaratır. Aslında, uzak kırsal alanlarda esen rüzgarın sesi genellikle türbinlerden gelen gürültüyü aşar.

YANLIŞ ANLAMA-4: “RÜZGAR TÜRBINLERI ÇIFTÇILIĞE ZARAR VERIYOR.”

Aksine, rüzgar enerjisi santralleri, kurulduğu arazi alanının sadece yüzde birini kaplar. Arazinin geri kalanı tarım, ormancılık veya benzeri diğer amaçlar için kullanılabilir. Rüzgar türbinleri sıfır atık ürettiğinden, toprak, göller ve akarsular kirlenmemiş kalır. Su kullanımına ihtiyaç duyulmadığından, tasarruf edilen su tarım veya insan tüketimi gibi daha iyi kullanımlar için yönlendirilebilir.

YANLIŞ ANLAMA-5: “RÜZGAR TÜRBINLERI INSAN SAĞLIĞINA ZARARLI ELEKTROMANYETIZMA ÜRETIR.”

Bir rüzgar santralinin elektromanyetik etkisi çok düşüktür ve ihmal edilebilir derecede küçük bir alanı etkileyebilir. Ölçümler, mekanizmanın neden olduğu manyetizmanın, bir fön makinesi tarafından üretilen elektromanyetizmanın onda birine karşılık gelen türbin tabanında zar zor tespit edilebileceğini göstermiştir.