Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
21:07 - Yücel Balkanlı: “Edirne’nin eğitimdeki gerilemesi endişe verici”
20:01 - Filenin Keşanlı Sultanı Duru Zambak, Eczacıbaşı’nda forma giymeye başladı
18:13 - CHP’li Nurten Yontar peruğunu çıkardı, Meclis ayakta alkışladı
18:06 - Ali Alemdaroğlu: “Yeni Anayasa Adı Altında Yeni Devlet ve Kurucu Devlet Başkanlığı Planlanıyor”
17:49 - En İyi Üniversiteler sıralamasında Türk üniversiteleri ilk 400’e girebildi
17:47 - Keşan’ın Kanalizasyon Hatları, İBB İşbirliğiyle Temizleniyor
16:41 - Kent Müzesi Bahçesindeki Büfe Alanı, Kent Hizmetleri Tarafından İşletilecek
KÖY ENSTİTÜLERİ, Öğretmen okullarının kurulduğu 1848 yılından itibaren , sadece kentli insanların bilgi sahibi olmalarını sağlamaya yönelik sistemin yerine, Cumhuriyet sisteminin istediği insan tipini yaratmak için, köylünün mevcut toprak ve üretim sisteminden farklı bir yapıya kavuşması ve bilgiyle beslenen, üretime dayalı bir eğitim almasıyla yaşayacağı gelişimi mümkün kılmak için, diğer eğitim kurumlarından farklı olarak, sadece okullardaki öğretmen açığını kapatmak değil, aynı zamanda köylerde yaşayan halkın gereksinmelerine de yönelik çalışmaların bütünüdür.
Adı Köy Enstitüleri ile bütünleşen İsmail Hakkı Tonguç diyor ki ; Köylüye bir şey öğretebilmek için ondan birçok şey öğrenmek gerekir. Kanımızı ve iliklerimizi isteyerek köyün içine akıtmadıkça, kırk bin köyün kenarına münevver insanın mezar taşı dikilmedikçe, bu köyün sırlarını anlayamayız. Köylüyü anlayabilmek, duyabilmek için onunla kucak kucağa, nefes nefese gelmek lazımdır. Onun içtiği sudan içmek, yediği bulgurdan yemek, yaktığı tezeğin ifade ettiği sırları sezebilmek ve yaptığı işleri yapabilmek gerekir.”
Köy Enstitüleri, o dönemin dünya ve ülkemiz koşullarının doğru bir değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkmış bir sentezdir.
Köy Enstitüleri kapatılmasaydı neler olurdu ? sorusunun yanıtını bulmak çok zordur. Köy Enstitüleri deneyiminden dersler çıkartan inanmış ve kararlı kadrolarla bugün için ne yapılacağının planlamasını yapmak, yol haritasını çizmek önemlidir.
Köy Enstitüleri; ülkemizin yüzyıllardır bir türlü değiştirilemeyen üretim ve yaşam biçimini değiştirmeye yönelik adımlar atılmasına neden olmuştur.
Sanat, bilim ve teknolojik gelişmelere açık, toplumda yerleşik olan biat kültürü yerine soran, sorgulayan, akla ve bilime dayalı, ‘’iş içinde eğitim‘’ felsefesi ile toplumsal değişime yönelik önemli adımlar atılmasını sağlamış ve bu çalışmalar sayesinde Mustafa Kemal’in tanımladığı demokratik toplumun altyapısı oluşmaya başlamıştır.
Enstitülü demek,
Mustafa Kemal ile somutlaşan aydınlanma devrimlerinin uygulayıcıları olan Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un ilkelerini benimsemektir.
İnsanlığın sahip olduğu evrensel hakları savunmak, . Bu nedenle hukuk, sağlık, eğitim, doğa, vb alanlarda evrensel haklar için mücadelesi vermek demektir.
Ülkeyi demokrasiden koparmadan aydınlanma yolunda yürüten ve bu güzel coğrafyada herkesi kucaklayacak yaşamayı savunmaktır.
Köy Enstitülerinin 76. Kuruluş yıldönümü olan bugün, ülkemizde her gün daha da çıkmaza giren eğitim sistemine karşı aydınlanmacı, laik, demokratik, insana ve doğaya saygılı insanlar yetiştirmek için başvuracağımız kaynak, Köy Enstitüleri ve onun oluşturduğu eğitim ilkeleri ve felsefesi olmalıdır.
|