Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
22:30 - İpsala’da çeltiğe yön verenler. Çeltik ustaları…
22:47 - KE-HAYKO’ya mama desteği
21:54 - Çeltiğin başkentinden ortak ses…Bu fiyatlarla gelecek yıl üretim yapamayız…
20:29 - Keşanspor pazar günü deplasmanda Kapaklıspor ile karşılaşacak…
23:23 - Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı Bakan:”Üretici düşen fiyatlar yüzünden mutsuz.”
20:57 - Grip deyip geçmeyin “Tedavi edilmeyen grip ciddi hastalıklara dönüşebilir”
20:51 - Keşan Belediye Meclisi Ekim Ayı Toplantısı Gerçekleştirildi
20:40 - Kasten öldürmeden 25 yıl ceza aldı. Yurt dışına kaçarken yakalandı
20:32 - SONBAHAR VE GRİP AŞILAMASI
20:15 - TRAKYA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYELERİ KOSOVA’DAKİ KONGREYE DAVETLİ KONUŞMACI OLARAK KATILDILAR
NURULLAH AYDIN
Toplumda değişik insan tipleri vardır. Biyolojik yapıları farklıdır. Alınan eğitim, bulunduğu sosyal çevre, statü, kariyer, kişilik farklılaşmasını getirir. Toplumda her bireyin ayrıklaşan kişilikleri, çeşitlilik oluşturur.
Ancak öylesine bazı tipler vardır ki,
Bunların; düşünme yetenekleri yok, doğru bildiklerini sorgulama yetenekleri yok, yanılmış olabilirim şeklinde bir özeleştiri becerileri yok, değişim de çaplarına uygun değil. Ya ne var? Kişiliklerinin sorunlu olması nedeniyle; kıskançlıkla iftira atma, hakaret etme var.
Onlar ki; yalnızca farklı düşünenlere küfür etmek gibi pis de bir alışkanlıkları var.
Onlar ki; çamur atmakla tatmin olduklarını zannederek kendini ispatlama çabasındalar.
Onlar ki; İtibarsızlığın kaçınılmaz depresyonunu yaşarlar.
Onlar ki; iddialıdırlar ancak ciddiye alınmamazlığın handikabını yaşarlar.
Onlar ki; başkalarının hakkını savunmak adına komik duruma düşerler.
Onlar ki; ne söylesen, ne anlatsan anlamayan, kendi kafalarında oluşturdukları dünyanın saplantıları içindedirler.
Onlar ki; Makam sahibi olmuşlardır, unvan sahibi olmuşlardır, servet sahibi olmuşlardır ama kişilik özürlüsü olarak kalmışlardır.
Onlar ki; çarpık inançlarına, etnik kökenlerinin gereğine göre hareket ederler.
Onlar ki; birilerinin adına hareket ederek itibar kazanma peşindedirler.
Onlar ki; her yere kafa karıştırıcı mail gönderirler.
Onlar ki; tehdit olarak gördükleri kişilerle ilgili iftiralar atmayı görev bilirler.
Onlar ki; Karanlık odakların birer saldırı silahıdırlar.
Onlar ki; Çamur at izi kalır anlayışı ile olabildiğince zehir kusurlar.
Her konuda istismarcılardan söz ediyorum.
Bu anlayış, bu bakış, bir ideolojidir. İdeolojiler bir dünya görüşüdür. Yaşam biçimini önerir. O kadar ki, bir şey olmak için onun üyesi olmaya bile gerek yoktur!
Her ideolojinin dogmaları vardır. Bunlar tartışılamaz. Karşı çıkan da tepelenir. İdeolojilerin tartışılamayan iddialarından biri de önderlerine biat, itaat ve yazılarının, kitaplarının okunması gerekliliğidir. Böylece cahil halkın anlayacağı ve böylelikle de yanlış düşüncelerden kurtulacağı varsayılır.
Yani, o, bu böyledir dediği zaman insanlar, aydınlanacaktır. Anladıkça tam tersine belki düşüncesine daha çok sarılacağı hiçbir kişinin aklına gelmez.
Biz de anlatmaya çalışıyoruz. Kimisi kıskanç olduğu için, kimisi bizden nefret ettiğinden, kimisi belli ideolojilerin sözcülüğünü yaptığından, kimisi de her ne pahasına olursa olsun düşmanlık gütmeye kararlı ve yeminli bulunduğundan, yazdıklarımızı anlamadı, anlamıyor.
Anlama sorunu, insanlık tarihi boyunca var olan, olacak bir gerçekliktir.
Bugün en cahil, en kütük, en mankafa insan bile bir yazının ne anlama geldiğini, okuyucuları neye çağırdığını bilir. En dangalak kişi bile bile itibarsızlığın hıncını, iftiralar atarak, sağa sola bildirim de bulunmaz.
Yazılarımla ilgili, akli dengesi bozuk tiplerden hakaret içeren yazılar alıyorum. Oysa bu tipler kendilerini, kişiliksizlerini yansıtıyorlar. Toplumda bu tiplerde vardır var olacaktır.
Bu ise normal durumdur. Aksi halde, ne yazıldığının okunduğunun hiçbir pratik önemi kalmaz.
Bir yazının içeriği de, nihayet bir düşünce ile ilgili yorumdur, bakıştır. Bazıları bilginin kelimesini değiştirmekte ve çarpıtmakta da sakınca görmeyebilir.
Gerçekten bazı kişilik özürlüsü tipler en basit olayları kavrayamadıklarından gerçekleri de anlayamamaktadırlar.
GünüN SöZü: Söz ve yazı; her insanın bir diğerine düşünce ve kişilik yansımasıdır.
NURULLAH AYDIN
Toplumda değişik insan tipleri vardır. Biyolojik yapıları farklıdır. Alınan eğitim, bulunduğu sosyal çevre, statü, kariyer, kişilik farklılaşmasını getirir. Toplumda her bireyin ayrıklaşan kişilikleri, çeşitlilik oluşturur.
Ancak öylesine bazı tipler vardır ki,
Bunların; düşünme yetenekleri yok, doğru bildiklerini sorgulama yetenekleri yok, yanılmış olabilirim şeklinde bir özeleştiri becerileri yok, değişim de çaplarına uygun değil. Ya ne var? Kişiliklerinin sorunlu olması nedeniyle; kıskançlıkla iftira atma, hakaret etme var.
Onlar ki; yalnızca farklı düşünenlere küfür etmek gibi pis de bir alışkanlıkları var.
Onlar ki; çamur atmakla tatmin olduklarını zannederek kendini ispatlama çabasındalar.
Onlar ki; İtibarsızlığın kaçınılmaz depresyonunu yaşarlar.
Onlar ki; iddialıdırlar ancak ciddiye alınmamazlığın handikabını yaşarlar.
Onlar ki; başkalarının hakkını savunmak adına komik duruma düşerler.
Onlar ki; ne söylesen, ne anlatsan anlamayan, kendi kafalarında oluşturdukları dünyanın saplantıları içindedirler.
Onlar ki; Makam sahibi olmuşlardır, unvan sahibi olmuşlardır, servet sahibi olmuşlardır ama kişilik özürlüsü olarak kalmışlardır.
Onlar ki; çarpık inançlarına, etnik kökenlerinin gereğine göre hareket ederler.
Onlar ki; birilerinin adına hareket ederek itibar kazanma peşindedirler.
Onlar ki; her yere kafa karıştırıcı mail gönderirler.
Onlar ki; tehdit olarak gördükleri kişilerle ilgili iftiralar atmayı görev bilirler.
Onlar ki; Karanlık odakların birer saldırı silahıdırlar.
Onlar ki; Çamur at izi kalır anlayışı ile olabildiğince zehir kusurlar.
Her konuda istismarcılardan söz ediyorum.
Bu anlayış, bu bakış, bir ideolojidir. İdeolojiler bir dünya görüşüdür. Yaşam biçimini önerir. O kadar ki, bir şey olmak için onun üyesi olmaya bile gerek yoktur!
Her ideolojinin dogmaları vardır. Bunlar tartışılamaz. Karşı çıkan da tepelenir. İdeolojilerin tartışılamayan iddialarından biri de önderlerine biat, itaat ve yazılarının, kitaplarının okunması gerekliliğidir. Böylece cahil halkın anlayacağı ve böylelikle de yanlış düşüncelerden kurtulacağı varsayılır.
Yani, o, bu böyledir dediği zaman insanlar, aydınlanacaktır. Anladıkça tam tersine belki düşüncesine daha çok sarılacağı hiçbir kişinin aklına gelmez.
Biz de anlatmaya çalışıyoruz. Kimisi kıskanç olduğu için, kimisi bizden nefret ettiğinden, kimisi belli ideolojilerin sözcülüğünü yaptığından, kimisi de her ne pahasına olursa olsun düşmanlık gütmeye kararlı ve yeminli bulunduğundan, yazdıklarımızı anlamadı, anlamıyor.
Anlama sorunu, insanlık tarihi boyunca var olan, olacak bir gerçekliktir.
Bugün en cahil, en kütük, en mankafa insan bile bir yazının ne anlama geldiğini, okuyucuları neye çağırdığını bilir. En dangalak kişi bile bile itibarsızlığın hıncını, iftiralar atarak, sağa sola bildirim de bulunmaz.
Yazılarımla ilgili, akli dengesi bozuk tiplerden hakaret içeren yazılar alıyorum. Oysa bu tipler kendilerini, kişiliksizlerini yansıtıyorlar. Toplumda bu tiplerde vardır var olacaktır.
Bu ise normal durumdur. Aksi halde, ne yazıldığının okunduğunun hiçbir pratik önemi kalmaz.
Bir yazının içeriği de, nihayet bir düşünce ile ilgili yorumdur, bakıştır. Bazıları bilginin kelimesini değiştirmekte ve çarpıtmakta da sakınca görmeyebilir.
Gerçekten bazı kişilik özürlüsü tipler en basit olayları kavrayamadıklarından gerçekleri de anlayamamaktadırlar.
GünüN SöZü: Söz ve yazı; her insanın bir diğerine düşünce ve kişilik yansımasıdır.