Kategori: Siyaset

Edirne de siyasi partilerin en güncel haberleri keşan haber de

  • Federal Meclis SPD Milletvekili Macit Karaahmetoğlu: “Olaf Scholz, kendisi ve egosu için değil, insanlar ve yönettiği ülke için çalışmaya devam edebilmek adına kazanmak istiyor.”

    Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak kritik erken genel seçimlere kısa bir süre kaldı.
    Almanya’nın bir göç ülkesi olduğu gerçekliğini çok erken dönemde kabul ederek uzun
    zamandır realiteye uygun siyaset yürüten SPD’nin Başbakan adayı Olaf Scholz, Türk
    kökenli seçmenleri de bu süre içinde ihmal etmedi. Olaf Scholz, yoğun seçim kampanya
    programına rağmen, her fırsatta Türkiye kökenli seçmenlerle bir araya geldi.
    SPD Federal Meclis Milletvekili Macit Karaahmetoğlu, Almanya turu kapmasında
    Ludwigsburg’da bir araya geldiği Başbakan Olaf Scholz’un başbakanlık vizyonunu ve seçim
    kampanyasındaki çalışmalarını değerlendirdi:
    “Yemek molasında bile çalışıyor“
    Karaahmetoğlu, Scholz’un sabah erken saatlerden itibaren basın toplantıları, ziyaretçi
    fotoğrafları ve basın açıklamaları gibi birçok yoğun etkinlikte yer aldığını belirterek, “Scholz
    ile öğle yemeği için Ratskeller’de buluştuk. Sadece 25 dakikalık bir yemek molası vardı. Bu
    süre içinde bile birkaç röportaj metnini gözden geçirdi ancak yine de benimle sohbet
    etmeye ve dikkatle dinlemeye zaman ayırdı. Bu, onun işine duyduğu ciddiyeti ve insana
    verdiği değeri açıkça gösteriyor” dedi.
    “İnsanlara değer veren bir lider”
    Karaahmetoğlu, Olaf Scholz’un sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda dinlemeyi bilen ve
    karşısındaki kişiye içtenlikle odaklanan bir lider olduğunu ifade etti. Karaahmetoğlu,
    “Scholz, seçim kampanyasının yoğun temposunun yanı sıra Almanya’nın ve dünyanın
    gündemini belirleyen konularla da yakından ilgileniyor. Medya, bizimle görüştüğü gün,
    öğleden sonra Suriye Geçici Devlet Başkanı ile bir saatlik bir telefon görüşmesi yaptığına
    dair haberlere yer verdi. Böyle bir şeyi de ancak Olaf Scholz başarabilirdi. Çünkü işler onun
    için önemli, çünkü yaptığı her şeyde titiz davranıyor.” diye ekledi.
    “Çalışmak için liderlik yapıyor“
    Başbakan Scholz’un siyasete yaklaşımını da değerlendiren Karaahmetoğlu, “Bazı liderler
    sadece kazanmayı ve rakiplerini alt etmeyi hedeflerken, Scholz’un hedefi daha farklı. O,
    kazandığında daha çok çalışmak ve Almanya için kalıcı çözümler üretmek istiyor. Egodan
    uzak, tamamen halka hizmet odaklı bir lider” dedi.
    “23 Şubat seçimleri için sonuna kadar çalışacağız”
    SPD Milletvekili Karaahmetoğlu, erken genel seçimlerde Olaf Scholz’un liderliğinde SPD’nin
    başarısı için yoğun bir şekilde çalıştıklarını belirtti ve “Olaf Scholz, kendisi ve egosu için
    değil, insanlar ve yönettiği ülke için çalışmaya devam edebilmek adına kazanmak istiyor.
    23 Şubat’a kadar seçim kampanyamıza hız kesmeden devam edeceğiz” diye konuştu.
    SPD’nin Baden-Württemberg Eyalet Listesi’nden 10. sıradan aday gösterilen
    Karaahmetoğlu, Almanya’daki Türk toplumu başta olmak üzere, herkesin daha adil, sosyal
    ve güçlü bir Almanya için SPD’ye destek vermesi çağrısında bulundu.
    İletişim: SPD Federal Meclis İletişim Ofisi
    Robert Oszkinat
    Büroleiter – Ofis Yöneticisi
    Macit Karaahmetoğlu, MdB
    Deutscher Bundestag
    Platz der Republik 1
    11011 Berlin
    Tel: +49 30 227 – 73350
    Fax: +49 30 227 – 23 73350

  • CHP Keşan’dan gündeme dair açıklamalar

    Bolu’daki yangın faciasında yüreğimiz yandı

    Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ’ın tutuklanması kabul edilemez

    CHP Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır:

    “Demokrasiyi savunmak bizim tarihsel görevimizdir”

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına ilişkin sert açıklamalarda bulundu. İlçe Başkanı Çakır, Bolu’daki yangın faciasında tüm Türkiye’nin yüreğinin yandığını iktidarın yangında görevini yapmak yerine suçlamada bulunduğunu söyledi. İlçe Başkanı Çakır, “Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın tutuklanması, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik değerlerini, hukuk devleti ilkesini ve ifade özgürlüğünü bir kez daha sorgulamak zorunda kaldığımız karanlık bir dönemin en son örneğidir. AKP hükümetinin baskıcı politikaları ve yargı üzerindeki açık müdahalesi, ülkemizi hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaştırmakta ve demokrasiye olan inancı zedelemektedir.” şeklinde konuştu.

    İKTİDAR YANGINDA GÖREVİNİ YAPMAK YERİNE ŞUÇLAMADA BULUNUYOR”

    İlçe Başkanı Çakır, açıklamalarına Bolu’da kayak merkezindeki yangın faciasında yaşamını yitiren 76 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, yaralanan 51 vatandaşımıza da acil şifalar dileyerek başladı. İlçe başkanı Çakır, “76 canın içinde Keşanlı iş insanı Şaban Filiz’in kızı Burcu Filiz Güngör, damadı Kıvanç Güngör ve torunları Pelin ve Kerem Göngör’ün Bolu’daki yangın faciasında hayatını kaybettiklerini derin bir üzüntü içinde öğrendik. Hayatını kaybeden hemşerilerimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyoruz. İktidar yangında görevini yapmak yerine suçlamada bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanı kendi bakanlığındaki denetim eksiklerini gidermesi gerekirken sorumlulukları başkasına yüklemeye çalışıyor. Bolu Belediyesi hizmet ve mücavir alanı sınırları dışında olan ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca denetlenen oteldeki yangının sorumlularının bir an önce adaletin önüne çıkarılması gerekmektedir.”

    ÖZDAĞ’IN TUTUKLANMASI

    İlçe Başkanı Çakır, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklamasının Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik değerlerine, hukuk devleti ilkesine ve ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir saldırı olarak nitelendirdi.

    “BU TUTUKLAMA TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİYE OLAN İNANCINI ZEDELİYOR”

    Başkan Çakır, Özdağ’ın tutuklanmasının yalnızca bir bireyin özgürlüğünün gasp edilmesi olmadığını, aynı zamanda muhalif sesleri susturma çabalarının bir parçası olduğunu söyledi. “Bir siyasi partinin genel başkanının yalnızca fikirlerini ifade ettiği için tutuklanması, demokrasiyi savunan herkesin vicdanına vurulmuş bir darbedir. Bu tutuklama, toplumun her kesimine ‘itaat et ya da susturulursun’ mesajı vermeyi amaçlıyor,” dedi.

    “HERKESİN VİCDANINA VURULMUŞ BİR DARBEDİR”

    AKP hükümetinin baskıcı politikalarının ve yargıya olan müdahalelerinin Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan uzaklaştırdığını belirten İlçe Başkanı Çakır, “Bir siyasi partinin genel başkanının, yalnızca fikirlerini ifade ettiği ve muhalefet görevini yerine getirdiği için tutuklanması, sadece Ümit Özdağ’a değil, Türkiye’de demokrasiyi savunan, özgür bir toplum isteyen herkesin vicdanına vurulmuş bir darbedir. Bu tutuklama, toplumun her kesimine “itaat et ya da susturulursun” mesajı vermeyi amaçlayan otoriter bir anlayışın sonucudur. Bu anlayış, siyasi muhalefeti, sivil toplum örgütlerini ve basını hedef alarak, korku iklimini pekiştirmektedir.”

    “HUKUKSUZ UYGULAMALARA KARŞI SESSİZ KALMAYACAĞIZ”

    İlçe Başkanı Çakır, açıklamasına şöyle devam etti: “Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler, bu tür hukuksuz uygulamalara karşı sessiz kalmayacağız. Hukukun siyasetin aracı haline getirilmesi, halkın adalete ve devlete olan güvenini kökünden sarsmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş değerleri, hukukun üstünlüğünü ve milletin iradesinin her türlü baskıdan bağımsız şekilde tecelli etmesini esas alır. Bugün bu değerlerin AKP hükümeti tarafından çiğnendiğine üzülerek tanıklık ediyoruz.”

    “TÜRK HALKI DA BU KARANLIK DÖNEMİ AŞACAK GÜCE SAHİPTİR”

    Türkiye’de muhalefet eden herkesin susturulmak istendiği kaydeden İlçe Başkanı Çakır, “Sayın Özdağ’ın tutuklanması, sadece bir şahsın özgürlüğünün gasp edilmesi değil, aynı zamanda Türkiye’de muhalefet eden herkesin susturulmak istendiğinin açık bir göstergesidir. Ancak bu baskılar, bizleri hakikatleri söylemekten, halkımızın çıkarlarını savunmaktan ve demokrasiyi yeniden inşa etmekten asla alıkoyamayacaktır. Tarih, baskıcı rejimlerin yıkılıp yerine özgürlükçü ve demokratik bir düzenin inşa edildiği örneklerle doludur. Türk halkı da bu karanlık dönemi aşacak güce sahiptir.” ifadelerini kullandı.

    “MUHALEFETİ SUSTURAMAZSINIZ!”

    Çakır, açıklamasında AKP hükümetine sert bir çağrıda bulunarak, “Muhalefeti susturamazsınız! İfade özgürlüğünü, halkın iradesini ve adaleti çiğneyerek kurmaya çalıştığınız düzen, er ya da geç yerle bir olacaktır. Halkın gücü, baskının önünde dimdik duracak ve bu karanlık gidişata dur diyecektir,” dedi.

    “KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET!”

    CHP Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, açıklamasını Cumhuriyet’in değerlerine olan bağlılıklarını vurgulayarak şöyle sonlandırdı: “Sayın Ümit Özdağ’ın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ayrıca tüm muhalefeti hedef alan bu hukuk dışı uygulamalara karşı ortak bir mücadele zemini oluşturulması çağrısında bulunuyoruz. Demokrasiye olan inancımız tamdır ve halkımızla omuz omuza, korkmadan, yılmadan bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!”

     

  • GÜRBÜZ: “BU ÜCRET HALKIMIZI DAHA DA YOKSULLAŞTIRIR”

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çanakkale İl Başkanı Levent Gürbüz, 2025 yılı için açıklanan 22.104 TL’lik asgari ücret artışını sert bir şekilde eleştirdi. Gürbüz, bu ücretin Çanakkale halkının artan yaşam maliyetleri karşısında ciddi bir çözüm getirmediğini ve halkı daha da yoksullaştıracağını ifade etti.

    Levent Gürbüz, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Hükümetin açıkladığı asgari ücret, ne Çanakkale’deki emekçiler için ne de Türkiye genelindeki işçiler için geçim derdine bir çözüm sunuyor. Artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında bu ücret, halkımıza sadece bir aldatmaca sunmaktadır. 22.104 TL, ne kiraya ne gıdaya ne de diğer temel ihtiyaçlara yetiyor. Bu rakam, halkımızı daha da yoksullaştıracak ve geçim sıkıntısını daha da derinleştirecektir.”

    Gürbüz, Çanakkale’deki ekonomik durumu ve halkın yaşadığı sıkıntıları şu şekilde dile getirdi: “Çanakkale’de halkımız, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Aileler, gıda fiyatlarındaki fahiş artışlarla geçimlerini sürdürmekte güçlük çekiyor. Hükümetin açıkladığı bu ücret, sadece rakamlardan ibaret ve halkımızın gerçek ihtiyaçlarına çözüm getirmiyor.”

    “ADALET NEREDE? ”

    Levent Gürbüz, adil bir gelir dağılımı ve emekçilerin haklarının savunulması gerektiğini vurguladı: “Asgari ücret, sadece hayatta kalmak için değil, insanca yaşamak için bir araç olmalıdır. Bu ücret, asgari yaşam standartlarını dahi karşılamaktan uzak. Adil bir gelir dağılımı sağlanmadan bu ülkede gerçek anlamda refah ve kalkınma sağlanamaz. CHP olarak, emeğin karşılığını alan ve hakça bir gelir dağılımı sağlanan bir Türkiye için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

  • CHP KIRKLARELİ MİLLETVEKİLİ TBMM ÇEVRE KOMİSYONU ÜYESİ VECDİ GÜNDOĞDU’NUN ‘10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ’ NEDENİYLE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASI

    “Gazeteciler sustuğunda, karanlık hâkim olur.”

    Demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından birisi özgürce görev yapan basın emekçilerimizdir.

    Habercilik kamuoyunun özgür ve tarafsız haber alma hakkını koruyan ve halkı bilgilendiren kutsal bir meslektir.

    Basın emekçileri, yaşadıkları toplumun sesini duyurmak için büyük bir özveriyle gece gündüz yağmur çamur demeden çalışmaktadır.

    Bağımsız ve özgür gazetecilerin tarafsızlık, doğruluk ve etik ilkeler çerçevesinde yaptıkları bu önemli görev toplumun gelişmesine, demokrasinin ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin güçlenmesine katkı sağlamaktadır.

    Demokratik ülkelerde basının kamusal görevini yerine getirirken karşılaştığı kısıtlayıcı ve engelleyici unsurların ortadan kaldırılması özgür ve bağımsız çalışma koşullarının yaratılması yaşamsal önem taşımaktadır.

    Ancak, ne yazık ki 22 yıldır AKP hükümetlerinin her geçen gün artan ekonomik ve siyasi baskıları, sansür ve zor çalışma koşulları nedeniyle özgür ve tarafsız gazetecilik yapmak zorlaşmaktadır. Bu da demokrasinin ve gelişimin önünü tıkayan en önemli unsurdur.

    Bu duygularla;

    Tüm basın emekçilerinin çağdaş çalışma koşulları altında özgür ve bağımsız bir şekilde görev yaptığı, emeklerinin karşılığını aldığı günler dileğiyle, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, görevlerini yaparken yaşamını yitiren tüm basın şehitlerimizi saygıyla anıyorum.

  • CUMHUR-ÖCALAN İTTİFAKI HAYIRLI OLSUN”

    Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bebek katili Öcalan’a özgürlük çağrısının ardından AKP’nin izni ve onayıyla DEM Partililerin İmralı’da yaptığı görüşmeyi değerlendirdi.

    Video indirme linki : https://we.tl/t-Vnm1jdunbS

    Fotoğraf indirme linki : https://we.tl/t-JJNZmM9ETA

    Prof. Dr. Ümit Özdağ: 2009-2015 arasında PKK terör örgütü ile yapılan müzakerelerle hiçbir ders almayan Cumhur İttifakı yine terör örgütü elebaşısı Öcalan ve PKK ile pazarlığa başlamıştır. 2009-2015 müzakereleri sonucunda Hendek teröründe sizin yanlış politikalarınız neticesinde Türkiye, 760 evladını şehit verdi, yüzlerce evladımız gazi oldu.

    Şimdi bunlardan hiçbir ders çıkarmadan yine Öcalan ile pazarlığa oturdunuz. Genel ve yerel seçimlerde her fırsatta DEM ile yan yana gelmekle suçlayan Cumhur İttifakı’nın bugün DEM ile kucak kucağa olduğunu görüyoruz.

    Türk askerinin terörle ölümüne mücadeledeki en önemli motivasyonu, moral gücüdür. Terörist başı ile yapılan bu görüşmeler, sadece şehit aileleri ve gazileri incitmemekte, aynı zamanda teröristlerle ölümüne mücadele eden kahraman silahlı kuvvetler mensuplarının da moral ve motivasyonunu yıpratmaktadır.

    Müzakereyi yürüten Cumhur İttifakı’na sesleniyorum: Siz şu an kış şartlarında, dondurucu soğukta, Irak’ın kuzeyindeki dağlarda terörist gözetleyen kahramanlara ne diyeceksiniz? Biz anlaştık size gerek kalmadı mı diyeceksiniz? Sözde anlaşmanız yarın Hendek operasyonlarında olduğu gibi bozulduğunda, bu kahraman komandoları hangi yüzle yeniden göreve sevk edeceksiniz?

    Aklınızı başınıza alın, yapboz oyunu değil bu! İnsanların hayatıyla, mücadele azmiyle oynuyorsunuz. Ayrıca terörist başı ile yapılan pazarlık ve görüşmelerin, verilen tavizlerin hukuki bir karşılığı ve meşruiyeti de yoktur!

    Erdoğan ve Bahçeli genel ve yerel seçimlerde daha kısa bir süre önce “Öcalan’ı serbest bırakacak olan Zillet ittifakı” diyordunuz. Şimdi umut hakkı üzerinden Öcalan’ı Siz serbest bırakmaya hazırlanıyorsunuz.

    Cumhur ittifakı Zillet ittifakı olmuştur.

    Şimdi Cumhur İttifakı buna bozulacak, “Neden bize Zillet ittifakı diyor” diyecekler. Önceki gün DEM milletvekili TBMM’de yaptığı konuşmada, “Bizim bölgemizde kurulmuş barajlarda üretilen elektriği bize parayla satıyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz” dedi. Bu kişi cesareti Bahçeli’den mi alıyor?

    Kamuoyuna açıklanmayan gizli görüşmelerde terör örgütüne neler vaat edildi ki, bu kendini bilmez bu şekilde konuştu. Memleketimizin bir bölümü özerklik ya da başka bir siyasi yapı altında, terör örgütü temelli yapıya mı verildi? Bu konuşmayı kabul etmek zillet değil de nedir?

    Suriye’de zafer kazandığınızı iddia ediyorsunuz, Şam Fatihi rolü yapıyorsunuz.

    Madem Suriye’yi fethettiniz neden size hapishanede teslim edilen bir suçlunun arabuluculuğuna ihtiyaç duyuyor hale geldiniz? İmralı da cezasını çeken 40.000’den fazla insanın katili, beşikteki bebekleri, hamile anneleri, silahsız kadınları çocukları katlettiren Öcalan şimdi İmralı’dan barış mesajı yolluyormuş. Hadi oradan!

    Bahçeli rakamlarla oynamayı çok sever. 33 x 55 rakamları konusunda ne diyecek acaba? Bahçeli, 33 Bingöl- Elazığ yolunda kurşuna dizilerek şehit edilen silahsız erlerimizin sayısıdır. 55’de her birinin Aziz na’şı üzerinden çıkan kurşun sayısıdır. Evet, yeni MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli yapsın hesabı.

    Değerli basın mensupları,

    Öcalan katil başı İmralı’dan yaptığı son açıklama ile kendisine Erdoğan ve Bahçeli’nin yeni paradigmasının müzakere muhatabı ve çözüm ortağı olarak tanıtmıştır. Kendisinin Erdoğan- Bahçeli ikilisinin tamamlayıcı ortağı olmaya hem etkin hem de kararlı olduğunu ifade etmiştir.

    Yeni Paradigma nedir? PKK lehinde paradigma devlet rejim sistem anlamında kullanılır. Öcalan, Erdoğan ve Bahçeli’nin yeni paradigmasından bahsederken yeni anayasa ile kurulmak istenen yeni devletten bahsetmektedir. Sadece bu cümle bile DEM heyetinden önce Öcalan ile görüşen başka bir siyasi heyetin Erdoğan ve Bahçeli’nin hazırladıkları siyasi projeyi terörist başına anlattıklarını göstermektedir.

    Öcalan şöyle diyor “Sayın Bahçeli’nin ve sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak etkin ve kararlılığa sahibim” Bunun anlamı anayasa değişikliği ile kurmak istediğiniz devlete sisteme ve size ortak olurum demektir.

    Cumhur- Öcalan ittifakı hayırlı olsun!

    Öcalan’ Türk-Kürt kardeşliğini güçlendirelim’ diyor. Öcalan’ın açıklaması tecavüzcü çocuğunun iyi ahlak derneği kurması, Narin’in katillerinin Çocuk Esirgeme Kurumu Diyarbakır şubesi kurmak istemeleri gibi bir şey… Anadolu’da son bin senede Türk ile Kürdün iki ayrı millet gibi ayrışması düşmanlaşması için Öcalan’dan daha fazla çalışan kimse olmamıştır. 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı başladığı zaman askerlik şubesinin önünde 200 metre askere gitmek isteyen gönüllülerden kuyruk olmuştu. 1992’de ise bir tuğgeneralimiz şehit edilmişti.

    Öcalan şimdi kardeşliği güçlendirelim diyormuş. Bak Abdullah, sen hayatındaki ilk siyasal tokadı Siyasal Bilgiler Fakültesi merdivenlerinde yedin. Suriye’de muhaberatından ne yedin bilmiyorum ama 2. tokadı İmralı’da neden ve kimden yediğini biliyorum. Şimdi, 3. tokadı Zafer Partisi’nden yiyeceksin!

    Öcalan dışarıdan müdahaleler ile sorunun kangrenleşmesinden bahsetmektedir. Oysa Türkiye düşmanlarını ülkemize müdahaleye davet eden Öcalan olmuştur. Öcalan 1930’lu yıllarda PKK’ya 6. Yunan Kolordusu halinde getirmişti. Yakalandığı zaman Yunanlıların elinden alınmıştı. Ermenistan, İran, Almanya, Fransa, Suriye Sırbistan, Yunanistan, ABD ve Rusya ile değişik dönemlerde işbirliği yaparak ülkemizi iç savaşa sürüklemek isteyen Öcalan olmuştur. Aslında hala aba altından sopa göstermektedir. Öcalan derken katil demeli miyim? İstiklal Savaşı vermiş bir millet, Türk milleti dış müdahalelerden korkmaz!

    Öcalan açıklamasında Erdoğan ve Bahçeli ile aynı masada yeni paradigmaya yani Devleti tasarlayacak sonra bunu TBMM’de anayasa değişikliği ile meşrulaştıracak bir formülü ileri sürmektedir. Onun için TBMM’yi işaret etmektedir yani CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile “Bütün bu olup bitenler karşısında çözümleri TBMM’dir” diyerek, Öcalan’ı muhatap almakta, yeni paradigma sürecinde destek vermektedir. Özgür Özel bu süreci şehit aileleri ve gazilerimizin hassasiyetlerine dikkat ederek yöneteceğini söylemektedir. Özgür Bey, şehit yakınlarının ve gazilerin hassasiyetini gözeterek terörle müzakere edemezsiniz. Terörle pazarlık ederek, pazarlığa TBMM’yi adres olarak göstererek Atatürk’ün kurduğu paradigmayı savunamazsınız ancak Erdoğan Bahçeli ve Öcalan’ın ortağı olursunuz.

    Türk halkından gizli bir kirli pazarlık yapılmaktadır. İstiklal Harbi ile kurduğumuz devlet masaya yatırılmış, Öcalan ile birlikte ameliyat yapılmaya hazırlanılmaktadır. Cumhur ittifakına soruyorum: Türk milletinin elinden neyi almaya karar verdiniz?

    Bahçeli’ye soruyorum: Bir sene önce “Çok şey değişecek İnşallah Türkiye’ye değişmez” demiştiniz. Size bu kadar korkutan proje nedir?

    Dürüst olun Cesur olun. Kapalı kapılar arkasında terörist başı ile yapılan pazarlıklar ile paradigma değişmez. Yeni anayasa teklifinizi gündeme getirin maddelerinizi açıklayın. Türk milleti sizin ne istediğinizi bilsin, ondan sonra seçimlere gidelim! Bakalım Türk halkı size devletini elinden almanıza izin verecek mi?

    Konuşmamı büyük Türk milletine seslenerek bitirmek istiyorum:

    Değerli yurttaşlarım,

    Zafer Partisi Atatürk ve İstiklal Harbi şehit ve gazilerinin emaneti olan ve binlerce şehit ve gazinin mübarek kanları ile kazandığı Türkiye Cumhuriyeti’ne çete başına ve onlarla işbirliği yapanlara karşı savunmaya sonuna kadar kararlıdır.

    Bütün vatanseverleri bölücü ittifakla karşı omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz!

  • Araç Muayene İstasyonlarında Haksız Komisyonlara Son: Ediz Ün’den Kanun Teklifi

    Vatandaşın Şikâyeti TBMM Gündeminde: Araç Muayene Komisyonları İçin Yeni Düzenleme

    Edirne Milletvekili Ediz Ün araç muayene istasyonlarında kredi kartıyla yapılan ödemelerde alınan komisyonların kaldırılması ve bu zamana kadar alınanların iadesi için kanun teklifi verdi. Ün’ün verdiği teklifle 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da Değişiklik yapılarak komisyon alınmasının önüne geçiliyor.

    Vatandaşların şikayetine yol açan ve hükümet tarafından sürekli ertelenen düzenleme için TBMM’ne kanun teklifi veren Edirne Milletvekili Ediz Ün şunları söyledi: “Uzun zamandır vatandaşlarımızdan araç muayene istasyonlarında kredi kartıyla ödemelerde komisyon alınıyor. Zaten haraç gibi olan araç muayene ücretlerine bir de bu komisyonlar ekleniyor.

    Bu durum aslında Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na aykırıdır. Bu Kanunun Beşinci Bölüm kısmında yer alan “Üye İşyeri ve Üye İşyeri Anlaşması Yapan Kuruluşlara İlişkin Yükümlülükler” başlıklı 17. Maddesine göre böyle bir para alınamaz. Ama 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da banka/kredi kartı ile yapılan ödemelerde ilave bedel tahsil edilmesine ilişkin düzenleme bulunmaması gerekçe göstererek Araç muayene istasyonlarında vatandaşlarımızdan para alınmakta ve iktidarda buna göz yummaktadır.

    Bizim verdiğimiz teklifle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a ek bir madde getirerek Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na uyumlu hale getiriyoruz. Böylelikle araç muayyene istasyonlarının haksız bir fark almasının önüne geçmekteyiz. Yine geçici bir maddeyle araç muayene işlemlerinde tüketiciden ücret dışında her ne ad altında olursa olsun tahsil edilen ödemeler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde tüketicinin ödemeyi yaptığı araç muayene istasyonuna başvurması hâlinde başkaca bir işleme gerek kalmaksızın derhâl tüketiciye iade edilmesi sağlanıyor.

    Bu paraların haksız yere alındığını ve iade edilmesi gerektiğini belirten Tüketici Hakem Heyetleri kararları da mevcut. Ne yazık ki iktidar bu kararlara rağmen düzenleme yapmamakta “yapacağız” diyerek geçiştirmektedir. İktidarın yapması gereken bundan sonra eğer vatandaşını düşünüyorsa bizim teklifimizin kanunlaşmasını sağlamaktır.”

  • SAADET PARTİSİ EDİRNE TEŞKİLATINDAN AKALIN’A ZİYARET

    İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın, Saadet Partisi Edirne Teşkilatını Misafir Etti

    İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın, Saadet Partisi Edirne İl Başkanı ve Genel İdare Kurulu Üyesi Av. Sinan Tekin ile Saadet Partisi Edirne ilçe başkanlarını makamında misafir etti.

    Ziyaret sırasında, iki partinin temsilcileri yerel yönetimlerdeki iş birliği olanakları ve şehir için yapılabilecek ortak projeler üzerine fikir alışverişinde bulundu. Milletvekili Akalın, Saadet Partisi Edirne teşkilatına nazik ziyaretleri için teşekkür ederek, “Değerli kardeşim, Saadet Partisi Edirne İl Başkanı ve Genel İdare Kurulu Üyesi Av. Sinan Tekin, Saadet Partisi Edirne ilçe başkanları ve yöneticilerine nazik ziyaretleri için teşekkür ediyorum,” dedi.

    Vekil Akalın, açıklamasında, siyasi partiler arasındaki iş birliğinin ve dayanışmanın önemine vurgu yaptı. “Edirne’nin daha iyi bir noktaya taşınabilmesi için tüm siyasi aktörlerin ortak akılla hareket etmesi büyük önem taşıyor. Bu tür ziyaretler, şehrimizin gelişimine katkı sağlamak adına önemli bir fırsat sunuyor” diye konuştu.

  • TÜRKİYE’NİN EKONOMİK GERÇEKLERİ VE ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ: AKP İKTİDARININ 22 YILLIK KARNESİ

    CHP Edirne Merkez İlçe Başkanı Yücel Balkanlı’dan Çarpıcı Açıklamalar

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Edirne Merkez İlçe Başkanı Yücel Balkanlı, OECD’nin yayınladığı “Hayat Nasıl?” raporu üzerinden Türkiye’nin sosyal ve ekonomik durumuna dair değerlendirmelerde bulundu. Balkanlı, AKP iktidarının 22 yıllık yönetimi boyunca ülkeyi derin bir ekonomik ve sosyal krizle karşı karşıya bıraktığını belirterek, özellikle çocuklar ve gençlerin geleceğini tehdit eden bir tabloya dikkat çekti.

    ÇOCUKLARIMIZ AÇLIKLA MÜCADELE EDİYOR
    Yücel Balkanlı, OECD’nin raporundaki verileri paylaşarak Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin %19.3’ünün gıda güvensizliği yaşadığını belirtti. Balkanlı, “Her 5 çocuktan biri yeterli ve sağlıklı gıdaya erişemiyor. Bu oran, OECD ortalamasının (%8.2) neredeyse 2.5 katı. Kosta Rika, Kolombiya ve Meksika gibi ülkelerin bile gerisinde kalan Türkiye, çocukların açlıkla mücadele ettiği bir ülke haline geldi. Bu, AKP’nin yanlış ekonomik politikalarının, artan hayat pahalılığının ve gelir adaletsizliğinin sonucudur” dedi.

    Çocukların eğitim sıralarında zamlarla, açlıkla ve fırsat eşitsizliğiyle tanıştığını vurgulayan Balkanlı, “Bu kabul edilemez bir tablodur. Türkiye’nin geleceği olan çocuklarımızı böyle bir kaderle baş başa bırakmak asla doğru değildir” ifadelerini kullandı.

    GENÇLER UMUTSUZ: NE OKUL NE İŞ
    Gençlerin içinde bulunduğu duruma da dikkat çeken Balkanlı, “Türkiye’de 15-24 yaş arası gençlerin %25’i ne eğitimde ne de iş hayatında yer alıyor. Bu oran, OECD ortalamasının (%11.1) iki katından fazla. Her 4 gençten biri, hayata dair umutlarını kaybetmiş durumda. Gençlerimiz ne yeterli eğitim alabiliyor ne de ekonomik kriz ortamında iş bulabiliyor. Bu durum, ülkemizin geleceğini karanlığa sürüklüyor” dedi.

    HALKIMIZ GEÇİNEMİYOR
    Balkanlı, OECD’nin ekonomik verilerini paylaşarak halkın yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çekti: “2019-2023 yılları arasında ekonomik kriz nedeniyle geçinemediğini belirtenlerin oranı %13.3’ten %29.9’a çıktı. Yani her 3 kişiden biri artık temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Bu oran, OECD ortalamasının (%19.2) çok üzerinde. Halk ekonomik krizin altında ezilirken, AKP iktidarı ‘büyüme’ masallarıyla halkı avutmaya çalışıyor. Ancak gerçekler meydandadır; büyüyen tek şey gelir eşitsizliği ve yoksulluktur.”

    CHP ÇÖZÜME HAZIR
    CHP olarak bu tabloyu değiştirmek için hazır olduklarını belirten Balkanlı, “Gelir adaletini sağlayacak ekonomik politikalarımız, çocuklarımız ve gençlerimiz için istihdam ve eğitim politikalarımız, emekçi, emekliler, çiftçiler ve kadınlar için hayat pahalılığıyla mücadele planlarımız hazır. İlk seçimde iktidar olmaya ve halkımızın refahını artırmaya hazırız” dedi.

    Balkanlı, “Halkımız artık sandığın önüne gelmesini istiyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, halkın sesi olmaya ve ülkemizi hak ettiği refaha kavuşturmaya kararlıyız. Türkiye’nin geleceği için birlikte çalışacağız ve başaracağız. Her şeyin bir çaresi var. O çare Türkiye’nin birinci partisi Cumhuriyet Halk Partisi’dir” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

  • Çakır’dan İktidara Çağrı: “Gelin tarımı konuşalım, ekonomiyi konuşalım”

    Türkiye’de tarım sektörü, düşük destekleme ödeneği, yüksek girdi maliyetleri ve iktidarın uyguladığı düşük taban fiyat politikaları nedeniyle derin bir kriz yaşıyor. Üretimde düşüş hızla devam ederken gıdaya erişim zorlaşıyor, ithalat kısıtlamaları nedeniyle ise temel gıda ürünlerinde kıtlık tehlikesi beliriyor.

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, 2025 bütçesinde tarıma ayrılan düşük destekleme ödeneğine ve sektördeki kriz durumuna dikkat çekti. İlçe Başkanı Çakır, yaşanan krizin sorumluluğunu iktidara yükleyerek, milletin gerçek gündemi olan tarım, istihdam ve ekonomik sorunların konuşulması gerektiğini vurguladı.

    TARIMDA DESTEK YETERSİZLİĞİ ÜRETİMİ ÇÖKERTTİ

    2025 yılı bütçesinde çiftçiye ayrılan destekleme ödeneği son derece yetersiz kaldığını ifade eden İlçe Başkanı Çakır, açıklamasına “Üretici maliyetlerinin altında belirlenen taban fiyatlarla birleşince birçok çiftçi üretimden vazgeçti, ürünlerini tarlada bırakarak eylem başlattı. Türkiye’nin birçok bölgesinde Kasım ayı ortalarına gelinmiş olmasına rağmen yetersiz yağış nedeniyle kuraklık tehlikesi devam ediyor. Önümüzdeki yıl rekolte düşüşü ve gıda krizinin sinyalleri şimdiden alındı.” ifadeleriyle başladı.

    ÇİFTÇİ EYLEMDE: TABAN FİYAT POLİTİKALARINA TEPKİ

    İlçe Başkanı Çakır, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Mazot, gübre, ilaç ve tohum gibi girdilerin maliyetleri yüksekken, çiftçiyi tatmin etmeyen taban fiyat politikaları üreticiyi isyan ettirdi. Yıllar sonra ilk kez ülkenin dört bir yanında binlerce üretici girdi maliyetlerini ve düşük taban fiyatlarını protesto eylemlerine girişti. Taban fiyatı maliyetin yarısını bile karşılamayan pek çok ürün traktörlerle yollara döküldü. Üreticiler, AKP il başkanlıkları önüne ürünlerini dökerek, fiyat ve destekleme politikalarında çiftçiyi görmezden gelen iktidara sesini duyurmaya çalıştı. Geçmiş yıllarda farklı ürünlerin taban fiyatlarını bizzat kendisi meydanlarda, mitinglerde ilan eden Cumhurbaşkanı, bu yıl memleketi Rize’de çay taban fiyatını, Giresun ve Ordu’da fındık taban fiyatını açıklamaya cesaret edemedi.”

    İHRACAT YASAĞI VE FAHİŞ FİYATLAR

    İktidarın yetersiz destek politikaları ve ithalatı yetersiz bırakması sebebiyle kırmızı ve beyaz ette, süt ve yumurtada yaşanan sıkıntılar sürerken, artan maliyetler nedeniyle birçok üründe ihracat yasağı getirildiğini hatırlatan İlçe Başkanı Çakır, “Üreticileri mağdur eden taban fiyat ve destekleme politikalarının tek sorumlusu olan iktidar, çiftçinin tepkisinden çekindiği için pek çok ürünün taban fiyatını gece yarısı Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ya da Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) sosyal medya hesaplarından duyurmak mecburiyetinde kaldı. Kırmızı ve beyaz ette, süt ve yumurtada kronikleşen sorunlar, yetersiz destekler sonrası ithalata rağmen artan fahiş fiyatlar ve azalan üretime çaresiz kalan iktidar; yumurta, beyaz et, zeytinyağı, mısır ve daha birçok ürüne ihracat yasağı getirdi. Tarladaki, bahçedeki ürünle market ve Pazar tezgahındaki fiyat farkı yüzde 300’e kadar çıkınca üreticilerin yoksulluğu derinleşti. Limonun kilosu ağaçta 5 TL iken, markette 100 TL’ye ulaştı. Mazot başta olmak üzere nakliye ve işçilikteki artışlar, yüksek enflasyonla kabarınca pek çok ürün toplanamadı. İktidarın ilgisizliği ve duyarsızlığının sonucunda 2002’de 26 milyon 579 bin hektar olan ekili tarım alanları 2023 sonunda 23 milyon 971 bin hektara düştü.” 

    TARIM ALANLARI YAPILAŞMAYA KURBAN EDİLDİ

    Büyükşehir Yasası ile tarım arazilerinin imara açılması, verimli tarlaların betonlaşmasına neden olduğunu kaydeden İlçe Başkanı Çakır, “Mazot başta olmak üzere nakliye ve işçilikteki artışlar, yüksek enflasyonla kabarınca pek çok ürün toplanamadı. İktidarın ilgisizliği ve duyarsızlığının sonucunda 2002’de 26 milyon 579 bin hektar olan ekili tarım alanları 2023 sonunda 23 milyon 971 bin hektara düştü. Değiştirilen Büyükşehir Yasası ile tarım arazilerinin imara, ranta açılması tarlaların, meraların, zeytinliklerin betonlaşmasına yol açtı. 2002’den bugüne 2,6 milyon hektar tarım arazi kaybedildi. Şimdi iktidar ağır maliyetlerden dolayı ekilemeyen arazilerin sorumlusu üreticiymiş gibi, boş tarım alanlarına el koyup üreticiyi cezalandırıyor.” dedi.

    TARIMDAKİ İSTİHDAM GERİLEDİ, KRİZ KAPIDA

    Tarım sektöründeki istihdam payı, 10 yıl önce yüzde 24,8 iken 2024’te yüzde 14,7’ye düştüğünü ifade eden İlçe Başkanı Çakır, açıklamasına şöyle devam etti: “10 yıl önce yüzde 24,8 olan tarımın toplam istihdamdaki payının 10 puan azalarak 2024’te yüzde 14,7’ye düşmüş olması. Toplam istihdam 10 yılda 9 milyon kişi artarken tarımdaki istihdam 1 milyon azalarak 4,8 milyona geriledi. İklim krizi, tarım alanlarının yapılaşması, su kaynaklarının tüketilmesi, ağır maliyetler nedeniyle giderek yaygınlaşan üretimden kopuş kırmızı alarm veriyor. Önümüzdeki dönemde ağır bir tarım, üretim ve gıda krizinin, yokluk ve kıtlığın sinyalleri bugünden kendisini gösteriyor.”

  • “Ulusun Partisi” kuruldu

    Kurucu Genel Başkan Tuba Koylan, parti kurmakta amacının, ülkesine hizmet arzu ve kapasitesine sahip insanların bir araya gelmesini sağlamak ve günlük kısır siyasi çekişmelerin dışında kalarak Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün ışığında dünyadaki en ileri ülkelerden biri olma yolunda çalışmalar yapmak istediklerini belirtti. “Ulusun Partisi” adında yeni bir parti kuruldu. Partinin Kurucu Genel Başkanlığı yürüten Tuba Koylan, parti kurmakta amacının, ülkesine hizmet arzu ve kapasitesine sahip insanların bir araya gelmesini sağlamak ve günlük kısır siyasi çekişmelerin dışında kalarak Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün ışığında dünyadaki en ileri ülkelerden biri olma yolunda çalışmalar yapmak istediklerini söyledi.

    Partinin örgütlenme çalışmalarına hız verdiklerini belirten Ulusun Partisi Genel Başkanı Tuba Koylan, çok kısa bir süre sonra genel seçimlere katılacak il ve ilçe sayısına ulaşacaklarını belirtti.

    “FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR İRFANI HÜR” “Ülkesi ve insanları için bir şeyler yapma kapasite ve arzusuna sahip her birey Ulusun Partisinin doğal bir parçası olduğunu söyleyen Genel Başkan Tuba Koylan“Her konuda anlaşarak değil, asgari müştereklerde uzlaşarak; geçmişi överek veya yererek değil, geçmişten öğrenerek; gücümüzü kısır siyasi tartışmalarla tüketerek değil, ülkenin insanlarıyla birlikte ilerlemesi için kullanarak; bireyin gelişmesi ve refahının ülkenin gelişmesi ve refahı olduğunu bilerek; Büyük ve Daimi Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün ışığında dünyadaki en ileri ülkelerden biri olma amacına erişmek için O’nun en güvendiği kesim olan bu ülkenin gençlerine söz ve yetki vererek demokrasi ilkeleri çerçevesinde ve “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” gençlerin çabalarıyla insanımızı ve ülkemizi kalkındırmak istiyoruz.” dedi.