Kategori: Sağlık Haberleri

Sağlık konusunda vatandaşlarımızı ilgilendiren en güncel sağlık haberleri keşan haber de

  • Dr. Vedat’ın Anısına

    Vedat, İpsala’nın bir köyünde, tarımla ve hayvancılıkla geçinen bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. Kısıtlı ekonomik imkânlarla, yokluğun ne demek olduğunu yaşayarak öğrendi. Irgatlıktan kurtulmanın tek yolunun okumak olduğu gerçeğiyle erken yüzleşmek zorunda kaldı. Hayatın zorluklarına rağmen, azimle çalışarak tıp fakültesine girdi ve orada yollarımız kesişti.

    Tıp fakültesinin ilk yıllarında, Edirne’de aynı evi paylaştık. Dr. Nazım, Dr. Aydın ve ben, o dönem 20’li yaşlarımızın başında, kısıtlı ekonomik imkânlarla geçinmeye çalışırken, hem öğrenciliğin hem de hayata dair sorumlulukların yükünü omuzlarımızda hissediyorduk. Vedat benden bir dönem öndeydi ve fakültenin en çetin, en zorlu yıllarında benim akıl hocam, yol göstericim oldu. Latince temelli tıp dili, ağır dersler, sınav kaygıları arasında kaybolmamak için onun bilgeliğine, tecrübelerine sığındık. O, bizden yalnızca bir yıl önce bu yolları yürümüş olmasına rağmen, hiç bıkmadan, hiçbir karşılık beklemeden bildiklerini paylaşır, her zaman destek olurdu. Onun sayesinde birçok zor anı daha kolay atlattık.

    Okulu bitirdikten sonra Bolu’da mecburi hizmete başladı. Orada kendini sevdirdi, bilgisi ve meslek ahlakıyla kısa sürede bölgesinde saygı duyulan bir hekim oldu. Ama durmadı. Türkiye’nin en zor sınavlarından biri olan TUS’u kazanarak Ankara’da ortopedi asistanlığına başladı. O yıllarda sınav soruları çalınmıyor ve satılmıyordu. Yıllar süren yoğun çalışma ve uzmanlık eğitiminden sonra, doğup büyüdüğü topraklara dönerek Keşan Devlet Hastanesi’nde ortopedi ve travmatoloji uzmanı olarak göreve başladı.

    Bir hekim için kendi memleketinde çalışmak hem onur hem de büyük bir sorumluluk yüküdür. Acil servisin kapısından aniden anneniz, babanız, kardeşiniz, çocukluk arkadaşlarınız ya da sizi büyüten komşularınız girebilir. Her gün köyünüzden bir selam getiren, sizden şifa bekleyen hastalarınız odanızın önünde umutla bekler.
    Ama hekimlik böyledir; herkesi iyileştirmek mümkün değildir. İyi ettiğiniz hastaların çoğu teşekkür etmese de olur ama bir hastaya yetişemediğinizde, sizi en sert şekilde eleştirenler de yine memleketinizin insanı olur. Tüm bu zorluklara rağmen Vedat, gözünü kırpmadan, tereddüt etmeden, memleketinin insanına hizmet etmeyi seçti. O, işini seven, mesleğine saygı duyan, bilgisini ve emeğini yalnızca hastalarının sağlığı için kullanan gerçek bir hekimdi.

    Onun iyi bir doktor olduğunu, mesleğindeki başarısını sadece hastalarının memnuniyetinde değil, kendi dostlarıma, yakınlarıma yönlendirdiğimde de gördüm. Vedat’a giden herkes, ondan büyük bir minnetle, güvenle dönüyordu. “Benim arkadaşım iyi bir hekimdir” diyerek gurur duyduğum ender insanlardan biriydi. Ama bu dünyadan erken göçtü. Geriye yalnızca bir meslektaş değil, sevgi dolu bir eş, pırıl pırıl iki çocuk ve saygın bir miras bıraktı.

    Vedat, hiçbir zaman paranın kölesi olmadı. Çalışırken biriktirdiği ne varsa doğup büyüdüğü topraklara aktardı. Çocukluğunun geçtiği, sokaklarında oynadığı, çobanlık yaptığı, ekmeğini kazandığı köyüne son kez döndüğünde, bu kez onu omuzlarında taşıyan onlarca insan vardı. Onu uğurlayan herkes, bir iyiliğin, bir vefanın borcunu ödüyordu.

    Umarım, Esetçe’de Cemal Başkan bu kıymetli insanın adını bir caddeye, bir sokağa vererek onu sonsuza kadar yaşatır. Çünkü bu memleketten Dr. Vedat Serin geçti. O, iyi bir insan, iyi bir hekim ve iyi bir dost olarak doğduğu topraklara, toprak anaya geri döndü.

    Geride bıraktıkları, dostları, hastaları onu yaşlı gözlerle uğurlarken, o son yolculuğunda bile hepimize bir ders verdi: ‘’İyi hekimlik, iyi insanlık kadar değerlidir.’’

    Herkes ölür.
    Kimi toprağa, kimi kalplere gömülür.

    Sevgili hemşehrim Dr. Vedat Serin’e, iyi bir hekim, iyi bir insan ve iyi bir dosta veda ediyorum. O, bu toprakların çocuğuydu. Memleketin çocuğuydu.
    Unutulmasın…

    Dr. Uğur ÖzdağlıD

  • Diyabetik ayak bakımında geç kalmayın

    Podolog (Ayak sağlığı uzmanı) Mine Duru, tırnak batması , diyabetik ayak bakımının zamanımda ve hijyenik şartlarda yapılması çok önemli dedi.

    ALMANYA DAN TEDAVİYE GELEN VAR

    Frankfurt Haber’in sorularını cevaplayan Duru, son yıllarda artan ekonomik, sosyal problemlerin şeker hastası sayısını arttırdığını anlattı.

    Stres, üzüntüye bağlı diyabetik hastalıklarında, pek çok kadın, erkeklerin el ve ayaklarında yaralar oluşup, konforlu hayatı engellediğini söyleyen Duru, zamanın da hekimlere, Podolog lara müracaat ve erken tedavi ile hastalıkların iyileştiğini belirtti.

    İSVİÇRE ALMANYA DA MESLEKİ İNCELEMELER YAPTI.

    İstanbul Bahçeşehir Orthorom Clinics de yüzlerce diyabetik hastayı, enfeksiyonlu tırnak batmasını, basiş yürüyüş bozukluğunda oluşan defermiteleri tedavi eden Duru, Gelişim Üniversitesi mezunu. Almanya, İsviçre de mesleki incelemeler yapmış.

    Duru ya tedavi olmak için Almanya, İsviçre, Fransa dan gelen hastalar var.

    Gazeteci Dursun BORAN’a sağlıklı hayat için şekerli gıdalardan, sigaradan uzak durulmasını, yürüyüş yapılmasını, kilo alınmamasını tavsiye Duru, Diyabetik ve yan etkilerine dair Kamu Spotları yayınlanmasını tavsiye etti.

    Her seansı 2 bin TL (60 Euro) olan Duru, pek çok hastayı kangren olmaktan kurtardı.

  • RAHİM AĞZI KANSERİ FARKINDALIK TOPLANTISI DÜZENLENDİ

    Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinde, rahim ağzı kanseri farkındalık ayı kapsamında önemli bir bilgilendirme toplantısı düzenlendi.
    Tıp Fakültesi Ratip Kazancıgil Binasında gerçekleştirilen toplantıda, Üniversite çalışanları rahim ağzı kanseri ve korunma yöntemleri hakkında bilgilendirildi.
    Toplantının sunumunu, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. N. Cenk Sayın gerçekleştirdi. Prof. Dr. Sayın, rahim ağzı kanserinin görülme sıklığı, risk faktörleri, kanserin gelişim süreci ve HPV ile rahim ağzı kanseri arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. Ayrıca HPV enfeksiyonuna karşı korunma yöntemleri hakkında detaylı bilgiler verdi.
    Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği toplantı, soru- cevap bölümünün ardından sona erdi.

  • Sünnet nasıl yapılmalıdır ?

    Özel Keşan Hastanesi Üroloji Uz. Dr İlkan YÜKSEL’ in sünnetle ilgili açıklama yaptı.

    Öncelikle sünnetin tanımından başlayalım. Nedir sünnet?

    Erkeklerde penisin ucunu çevreleyen derinin alınmasına sünnet denir.

    Sünnet nasıl yapılmalıdır?

    Sünnet steril şartlarda uygun anesteziyle yapılan yaklaşık 10-15 dakika süren cerrahi bir işlemdir. Sünnetin sonrasında ortaya çıkacak enfeksiyon risklerine karşı mutlaka steril olarak yapılması gerekmektedir.

    Sünnet için en uygun yaş sizce hangisidir?

    Sünnet için 2 yaş öncesi veya 5-6 yaştan sonrası önerilmektedir. 2-6 yaş arası çocuklarda cinsel kimliğin geliştiği dönem olduğu için bu yaşta bu bölgeye girişim önerilmez. Ancak mutlaka sünnet olmasını gerektiren bir durum varsa o zaman genel anestezi altında sünnet önerilmektedir.

    Erken dönemde sünnet önermediğiniz hastalar var mı?

    Evet. Sünnet öncesi mutlaka çocukları muayeneye çağırıyoruz. Çünkü sünnetle birlikte ameliyat edilmesi gereken veya sünnetin 1 yaşına kadar ertelenmesi gereken hidrosel (su kesesi), hipospadias (peygamber sünneti), fıtık gibi hastalıklar mevcut olabilir.

    Peki sünnet esnasında uygulanacak anestezi şekli için bilgi verebilir misiniz?

    Yenidoğandan itibaren 6 aya kadar çocuklarda rahatlıkla lokal anesteziyle sünnet uygulanabilmektedir. Sonraki dönemde ise çocuğun yaşına ve iletişim durumuna göre sedasyon veya lokal anesteziyle sünnet yapılabilmektedir.

    Ailelerin merak ettiği sorulardan biri ne kadar sürede iyileşmenin tamamlandığı. Bu konuda bilgi verir misiniz?

    Sünnet işlemi sonrası yaklaşık 2-3 saatlik gözlem süresinden sonra çocuk evine gönderilmektedir. Özelikle ilk gün travma sebebiyle oluşabilecek kanamalara karşı dikkat edilmelidir. Yaklaşık 1 haftada tamamen iyileşme sağlanmaktadır.

    Peki sünnette ne gibi riskler mevcuttur?

    Sünnet sonrasında en çok karşılaştığımız durum kanama. Özellikle erken dönemde meydana gelen travmaların da tetiklediği kanamalar gözlenebilmektedir. Bunun haricinde daha nadiren enfeksiyon da gözlenebilmektedir. Steril olarak yapılmayan sünnetler sonrasında enfeksiyon riski artmaktadır ve bunun yanında hepatit gibi hastalıklar dahi gözlenebilmektedir. Bunun dışında ehil olmayan kişiler tarafından yapılan sünnetlerde sünnet derisinin fazla ya da az kesilmesi, penis başının yaralanması, şekil bozuklukları, kistler, his kaybı gibi komplikasyonlar gözlenmektedir.

    Son olarak ailelere söylemek istediğiniz şeyler var mı?

    Sünnet uzman hekimler tarafından steril şartlarda uygun yaş aralıklarındaki çocuklara uygulanması gereken cerrahi bir işlemdir. Ailelerin bu konuya dikkat etmesi çok önemlidir.

  • Keşan Devlet Hastanesi’nden önemli duyuru…Yoğum bakım tadilata giriyor 60 gün kapalı

       Keşan Devlet Hastanesi’nde  bazı birimlerde tadilata başlanıyor.

    Bu konuda hastane yönetimi vatandaşları bilgilendirmek için önemli bir duyuru yaptı. Ocak ayının 3’ünde tadilat işlemine başlanacak ve bazı birimlerde hizmetler duracak. 

    29/11/2024 tarihinde 2024/1485730 İKN’lı ihale ile hastanemizin acil servis, yoğun bakım, ameliyathane ve merkezi röntgen birimlerinin (MRI ve CT dahil) yer zeminleri ile ilgili zemin ihalesi yapılmış, yüklenici firma ile 25/12/2024 tarihinde sözleşme imzalanarak 03/01/2025 tarihinde tadilat işlemi başlanacaktır. İşe başlama tarihi itibari ile yoğun bakımlarımızın tamamı; ameliyathane, acil servis ve merkezi röntgen birilerimiz ise kısım kısım kapatılarak tadilat işlemleri yapılacaktır. İhale idari şartnamesinde toplam işin bitim süreci 60 (altmış) gün olarak belirtilmiş olup, bu süre zarfında yoğun bakımlarımızın kapalı olacağından hasta yatışı yapılamayacağı, yoğun bakım ihtiyacı olan hastalarımızın çevre hastanelere sevkinin yapılacağının, acil cerrahi vakaların hastanemiz ameliyathanesinde yapılarak diğer elektif cerrahi işlemlerin tadilat iş bitim süreci sonrasına planlaması yapılacağının; yine acil olarak istemi yapılacak MRI ve CT’lerin yüklenici firma tarafından hasta mağduriyeti oluşturmayacak şekilde en kısa zamanda tetkiklerinin yaptırılarak hastanın tanı ve tedavisinin aksatılmayacağı hususlarını VATANDAŞLARIMIZIN bilgisine sunarız.

  • Kışın sıcak su ile yakınmak egzamayı tetikleyebilir

    Soğuk havalarda sıcak bir banyo yapmak iyi hissetiriyor, değil mi? Ancak egzama hastaları için bu alışkanlık beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Dermatolog Dr.Babür Süer, kış aylarında egzamayı tetikleyen nedenleri ve cildinizi korumanın yollarını açıklıyor.

    Dr.Süer, egzamanın genetik yatkınlık ve bağışıklık sistemiyle ilişkili kronik bir cilt rahatsızlığı olduğunu belirtiyor. Ciltte kaşıntı, kızarıklık ve kuruluk gibi belirtilerle kendini gösteren bu durum, özellikle kış aylarında çevresel etkenler ve alışkanlıklarla daha da şiddetlenebiliyor.

    KIŞIN EGZAMAYI TETİKLEYEN NEDENLER

    Dr.Babür Süer’e göre egzamanın kış aylarında daha sık görülmesinin temel nedenlerinden biri, soğuk havanın cilt üzerindeki kurutucu etkisidir. İç mekanlarda kullanılan ısıtıcılar havayı daha da kuru hale getirirken, düşük nem seviyesi cilt bariyerini zayıflatıyor.

    Dr.Süer, özellikle sıcak su ile yapılan banyoların egzama semptomlarını belirgin şekilde kötüleştirdiğini vurguluyor. Sıcak suyun ciltteki doğal yağları hızla uzaklaştırarak kuruluğu artırdığını ve cildi savunmasız hale getirdiğini belirtiyor.

    Dr.Süer, güneş ışığının azalmasının da egzamanın kötüleşmesinde etkili olduğunu ekliyor. Güneş ışığındaki UV ışınlarının doğal bir anti-enflamatuar etkisi olduğu biliniyor, kış aylarında bu etkinin azalması ciltteki enflamasyonun artmasına neden olabiliyor.

    Egzamayı tetikleyen bir diğer önemli faktör, dezenfektanlar, kolonyalar ve ıslak mendiller gibi kimyasal içerikli ürünlerdir. Dr.Süer, bu ürünlerin cilt bariyerini zayıflatarak tahrişe ve kuruluğa neden olabileceğini ve özellikle sık kullanımda egzama şikayetlerini artırabileceğini ifade ediyor.

    EGZAMAYA KARŞI CİLDİNİZİ KORUYUN

    Dr.Babür Süer, kış aylarında egzama semptomlarını hafifletmek için bazı basit ama etkili önerilerde bulunuyor. Ilık su ile yapılan kısa süreli banyoların cildin doğal yapısını korumada etkili bir yöntem olduğunu belirten Dr.Süer, banyo sonrası, cilt henüz hafif nemliyken seramid içeren yoğun nemlendiricilerin kullanılmasını öneriyor.

    Evin içindeki havanın nem dengesini sağlamak için nemlendirici cihazlardan faydalanabilirsiniz. Ayrıca, sabun yerine nazik ve kokusuz temizleyiciler kullanarak cildinizi tahrişten koruyabilirsiniz. Dr.Süer, alkol bazlı ürünlerin kullanımını sınırlamanın da, egzama semptomlarını azaltabileceğini vurguluyor.

    UZMAN DESTEĞİ İLE DAHA SAĞLIKLI BİR KIŞ

    Egzama tedavisinde, dermatoloğunuzun önerdiği ilaçları ve cilt bakım ürünlerini düzenli olarak kullanmak büyük önem taşır. Dr.Babür Süer, doğru tedavi yaklaşımlarıyla egzamanın kontrol altına alınabileceğini ve yaşam kalitesinin artırılabileceğini ifade ediyor.

     

    Eğer egzama şikayetleriniz kış aylarında artıyorsa, bu önerilerle cildinizi koruyabilir ve dermatoloğunuzdan destek alarak rahat bir kış geçirebilirsiniz.

     

  • Normal Doğumun Önemi ve Sezaryen Gerçeği 

    Keşan Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları Uzmanı Opr.Dr  Metehan Uzundal,son yıllarda sezeryan oranlarının hızla artmasınıninormal doğum avantajlarınının göz ardı edilmesine neden olduğunu belirtti.

    Doğumun  bir kadının yaşamındaki en özel ve unutulmaz anlardan biri olduğunu aktaran Uzundal, normal doğumun,  anne ve  bebek için birçok sağlık faydası sunan doğal bir süreç olduğunu söyledi.

    Uzundal’ın konu hakkındaki açıklaması şöyle: “Bu yazıda, normal doğum ve sezaryen doğum arasındaki farkları ve her iki yöntemin etkilerini inceleyerek, anne adaylarının bilinçli tercihler yapmasına destek olmayı amaçlıyoruz.

    Normal doğum, bebeğin annenin doğum kanalından doğal yollarla dünyaya geldiği bir süreçtir. Bu yöntemde genellikle cerrahi bir müdahaleye gerek kalmaz ve doğum sırasında annenin vücudu doğal bir şekilde bu sürece uyum sağlar. Normal doğumun anne açısından en büyük avantajlarından biri, iyileşme sürecinin çok daha hızlı olmasıdır. Bebek açısından ise doğum kanalından geçiş sırasında bağışıklık sisteminin güçlenmesi, akciğerlerdeki sıvının temizlenmesi ve bağırsak mikrobiyotasının sağlıklı gelişmesi gibi önemli faydalar sağlar. Doğum sonrası anne ve bebeğin fiziksel temasının hemen başlaması, hem bağlanmayı güçlendirir hem de emzirme sürecini kolaylaştırır.

    Sezaryen doğum ise, bebeğin annenin karnına ve rahmine yapılan cerrahi bir kesi ile dünyaya geldiği bir yöntemdir. Sezaryen, tıbbi zorunluluk durumlarında anne ve bebeğin hayatını kurtarabilecek önemli bir müdahaledir. Örneğin, plasentanın rahim ağzını kapattığı plasenta previa durumu, bebeğin ters pozisyonda olması ya da anne veya bebeğin sağlık durumunun tehlikede olduğu hallerde sezaryen hayati bir seçenektir. Ancak tıbbi bir gereklilik olmadığında sezaryen hem anne hem de bebek için bazı riskler taşıyabilir. Anne açısından bakıldığında, enfeksiyon riski, ameliyat sonrası ağrılar ve daha uzun iyileşme süresi gibi durumlar görülebilir. Bebekte ise solunum problemleri, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve bağırsak mikrobiyotasının olumsuz etkilenmesi gibi sonuçlar ortaya çıkabilir.

    Son yıllarda ülkemizde ve dünyada sezaryen oranlarında artış görülmektedir. Sezaryen oranlarının yüksek olmasının birçok sebebi vardır. Anne adaylarının doğum korkusu, ağrıdan kaçınma isteği ve sezaryenin planlı bir yöntem olarak algılanması en önemli faktörler arasındadır. Bunun yanında, bazı doktorların hukuki kaygılarla sezaryene daha kolay yönelmesi ve özel hastanelerde sezaryenin daha hızlı bir çözüm olarak sunulması da bu oranları artırmaktadır. Ancak bu durum, toplum sağlığı üzerinde uzun vadede olumsuz etkiler yaratmaktadır.

    Normal doğumu teşvik etmek için anne adaylarının bilinçlendirilmesi büyük önem taşır. Doğuma hazırlık kurslarına katılmak, doğru nefes tekniklerini öğrenmek ve bu sürece fiziksel olarak hazırlanmak, normal doğumu kolaylaştırır. Biz de bu bağlamda Keşan Devlet Hastanesi Gebe Okulu’muzda gebelerimizi eğitim için kabul etmekteyiz. Gebelik süreci, doğuma hazırlık ve doğum sonrası süreçlerle ilgili çok verimli bir kurs gerçekleştirmekteyiz.

    Hamilelik boyunca düzenli egzersiz yapmak, doğum sırasında hem annenin hem de bebeğin sağlığını olumlu yönde etkiler. Bunun yanında, doğum sırasında eş veya aile bireylerinden destekleyici bir kişinin varlığı, anne adayının kendini daha güvende hissetmesini sağlar.

    Sağlık profesyonellerine de bu süreçte büyük sorumluluk düşmektedir. Anne adaylarına sezaryen ve normal doğum hakkında doğru bilgiler sunulmalı, korkuları küçümsemeden, aksine destekleyici bir tutum sergilenmelidir. Ayrıca gereksiz sezaryenlerin önüne geçmek için sağlık çalışanlarının eğitilmesi ve normal doğumu destekleyen politikaların uygulanması gereklidir.

    Unutulmamalıdır ki sezaryen, bir kurtarma yöntemidir; tercih değil. Normal doğum ise hem anne hem de bebeğin sağlığı için doğanın sunduğu en ideal yoldur. Her anne adayı kendi bedenine güvenmeli ve doğumun doğal bir süreç olduğunu unutmamalıdır. ”

     

     

  • ATIK İLAÇLAR GÜVENLE TOPLANIYOR!

     Keşan Belediyesi atık ilaçları topluyor.
     Bu konuda yapılan açıklama şöyle:”Keşan Belediyesi olarak, çevremizi korumak ve daha sağlıklı bir gelecek inşa etmek adına adım atmaya devam ediyoruz. İlçemizdeki Aile Sağlığı Merkezlerinde konumlandırdığımız atık ilaç toplama kutularında biriken, kullanılmayacak durumda olan ilaçları düzenli olarak topluyor ve güvenli şekilde bertaraf edilmesini sağlıyoruz.
    Tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçların doğaya karışması büyük çevresel riskler yaratabilir. Sizler de evlerinizde bulunan kullanılmayan ya da tarihi geçmiş ilaçları, toplama noktalarındaki atık ilaç kutularına bırakarak çevreye katkıda bulunabilirsiniz.”
  •      Uzmanlar uyarıyor:” Havaların soğuması ve kışın gelmesi ile birlikte mevsimsel salgınlarda ciddi bir artış görülmeye başlandı.”

    Havaların soğuması ile birlikte mevsimsel salgınlarda ciddi artış görüldüğünü bildiren uamanlar,özellikle 65 yaş üstü, şeker ve kronik akciğer hastalığı veya ciddi bir hastalığı olan kişilerin, her yıl düzenli bir şekilde sonbaharda Covid ve İnfluenza aşılarını yaptırmaları gerektiğinde birleşiyorlar.

    Keşan Özel Hastanesi   Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı  Dr. Ali Haydar Yıldırım, havaların soğuması ve kışın gelmesi ile birlikte mevsimsel salgınlarda ciddi bir artış görülmeye başlandığını söyledi.

    Özellikle grip (İnfluenza), Covid, RSV (Solunum Sinsitiyal Virüs), Nezle (Rhino Virüs) gibi virüslerin boy göstermeye başladığını aktaran  Yıldırım,  2020 yılında başlayan Covid pandemisinin yavaşlaması ile birlikte henüz salgın hali olmasa bile, diğer virüs hastalıklarında ciddi artışlar olmaya başladığını kaydetti.

    Özellikle iş yeri gibi kalabalık alanlarda bu artışın daha hissedilir olduğunu ifade eden yıldırım,şunları kaydetti:”Solunum yolu virüslerinin belirtileri genellikle birbirine yakındır; yüksek ateş, üşüme, titreme, terleme, kuru öksürük, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları , yorgunluk, bitkinlik, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, solunum sıkıntısı, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve göğüste baskı hissi bazen de bulantı kusma gibi bir çok şikayetle seyreder. Covid ve RSV virüsleri mide ve bağırsak şikayetleri de görülmektedir.”

    Hastalık saçan virüslerin çok hızlı bulaşan ve yayılan özelliğe sahip olduğunu belirten,Yıdırım,şöyle devam etti:” Çünkü öksürme ve hapşırma ile havada saatlerce askı halinde kalırlar ve diğer insanlara bulaşırlar, bu nedenle kalabalık yerlerde maske kullanmak hem kişiyi hem de diğer kişileri korumada çok önemli bir önlemdir, keza kişisel olarak el hijyeni de çok önemlidir. Belirtileri olan hastaların en kısa zamanda en yakın bir sağlık kuruluşuna müracaat etmesi ve tedavi alması gerekir. Keza influenza ve Covid hastalıklarının primer ilaçları mevcuttur. Diğerlerinin de semptomatik tedavisi mümkündür”.

    Özellikle 65 yaş üstü kişilerin aşı olması gerektiğine değinen Dr. Yıldrım, şeker ve kronik akciğer hastalığı veya ciddi bir hastalığı olanların, her yıl düzenli bir şekilde sonbaharda Covid ve İnfluenza aşılarını  yaptırmalarının önemine işaret etti.

  • kIŞIN SICAK SU İLE BANYO YAPMAK EKZAMAYI TETİKLİYOR

    Soğuk havalarda sıcak bir banyo yapmak iyi hissetiriyor, değil mi? Ancak egzama hastaları için bu alışkanlık beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Dermatolog Dr.Babür Süer, kış aylarında egzamayı tetikleyen nedenleri ve cildinizi korumanın yollarını açıklıyor.

    Dr.Süer, egzamanın genetik yatkınlık ve bağışıklık sistemiyle ilişkili kronik bir cilt rahatsızlığı olduğunu belirtiyor. Ciltte kaşıntı, kızarıklık ve kuruluk gibi belirtilerle kendini gösteren bu durum, özellikle kış aylarında çevresel etkenler ve alışkanlıklarla daha da şiddetlenebiliyor.

    KIŞIN EGZAMAYI TETİKLEYEN NEDENLER

    Dr.Babür Süer’e göre egzamanın kış aylarında daha sık görülmesinin temel nedenlerinden biri, soğuk havanın cilt üzerindeki kurutucu etkisidir. İç mekanlarda kullanılan ısıtıcılar havayı daha da kuru hale getirirken, düşük nem seviyesi cilt bariyerini zayıflatıyor.

    Dr.Süer, özellikle sıcak su ile yapılan banyoların egzama semptomlarını belirgin şekilde kötüleştirdiğini vurguluyor. Sıcak suyun ciltteki doğal yağları hızla uzaklaştırarak kuruluğu artırdığını ve cildi savunmasız hale getirdiğini belirtiyor.

    Dr.Süer, güneş ışığının azalmasının da egzamanın kötüleşmesinde etkili olduğunu ekliyor. Güneş ışığındaki UV ışınlarının doğal bir anti-enflamatuar etkisi olduğu biliniyor, kış aylarında bu etkinin azalması ciltteki enflamasyonun artmasına neden olabiliyor.

    Egzamayı tetikleyen bir diğer önemli faktör, dezenfektanlar, kolonyalar ve ıslak mendiller gibi kimyasal içerikli ürünlerdir. Dr.Süer, bu ürünlerin cilt bariyerini zayıflatarak tahrişe ve kuruluğa neden olabileceğini ve özellikle sık kullanımda egzama şikayetlerini artırabileceğini ifade ediyor.

    EGZAMAYA KARŞI CİLDİNİZİ KORUYUN

    Dr.Babür Süer, kış aylarında egzama semptomlarını hafifletmek için bazı basit ama etkili önerilerde bulunuyor. Ilık su ile yapılan kısa süreli banyoların cildin doğal yapısını korumada etkili bir yöntem olduğunu belirten Dr.Süer, banyo sonrası, cilt henüz hafif nemliyken seramid içeren yoğun nemlendiricilerin kullanılmasını öneriyor.

    Evin içindeki havanın nem dengesini sağlamak için nemlendirici cihazlardan faydalanabilirsiniz. Ayrıca, sabun yerine nazik ve kokusuz temizleyiciler kullanarak cildinizi tahrişten koruyabilirsiniz. Dr.Süer, alkol bazlı ürünlerin kullanımını sınırlamanın da, egzama semptomlarını azaltabileceğini vurguluyor.

    UZMAN DESTEĞİ İLE DAHA SAĞLIKLI BİR KIŞ

    Egzama tedavisinde, dermatoloğunuzun önerdiği ilaçları ve cilt bakım ürünlerini düzenli olarak kullanmak büyük önem taşır. Dr.Babür Süer, doğru tedavi yaklaşımlarıyla egzamanın kontrol altına alınabileceğini ve yaşam kalitesinin artırılabileceğini ifade ediyor.

     

    Eğer egzama şikayetleriniz kış aylarında artıyorsa, bu önerilerle cildinizi koruyabilir ve dermatoloğunuzdan destek alarak rahat bir kış geçirebilirsiniz.

     

     Dr_Babur_Suer_2.jpg
     Dr_Babur_Suer_3.png
     Dr_Babur_Suer_4.jpg
     Dr_Babur_Suer_5.jpg