SON DAKİKA

Keşan Haber
Keşan Gardenya Çiçekçilik
ASTIMI KONTROL ALTINDA TUTMAK MÜMKÜN Tüm dünyada en sık görülen bulaşıcı olmayan kronik solunum hastalıklarından birisi olan astım, dünya çapında yaklaşık 300 milyon kişiyi etkiliyor. Oluşmasında genetik ve çevresel faktörlerin büyük rol oynadığı astım hastalığında, çeşitli tetikleyicilere yanıt olarak gelişen ataklar yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Tetikleyici faktörlerden uzak durularak ve doktor kontrolünde reçete edilen ilaçların düzgün kullanımı sağlanarak atakların önlenebileceğini söyleyen Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, astım hakkında detaylı bilgiler paylaştı. Bronş etrafındaki kasların enflamasyonu sonucu ortaya çıkan astım, sık geçirilen enfeksiyonlara ya da alerjiye bağlı olarak gelişebiliyor. Astımın oluşmasında genetik ve çevresel faktörlerin büyük rol oynadığını dile getiren Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Astım oluşmasında aile öyküsü en önemli faktörlerden birisi olarak biliniyor. Anne babadan birinin astımlı olması durumunda çocukta astım görülme riski yüzde 25’ken, anne ve babanın her ikisinin de astımlı olması durumunda risk yüzde 50’leri buluyor. Aile öyküsünde astım olmadan da genetik bazı bozukluklara bağlı olarak astım gelişebiliyor. Ayrıca alerji, obezite, hava kirliliğine maruziyet, sigara kullanımı gibi çevresel faktörler de astım gelişiminde rol oynuyor. Nefes darlığı, öksürük, göğüste hırıltı, tıkanıklık ve sıkışma hissi gibi semptomlar astımın habercisi olarak biliniyor. Bu semptomlar aralıklı ve genellikle geceleri ya da egzersiz sırasında kötüleşiyor. Gece özellikle sabaha doğru olan şikayetler astımın habercisi oluyor. Astımın tanısı için, tüm şikayetlerin aynı anda görülmesi gerekmiyor. Sadece öksürük ile seyreden astım vakaları da olabiliyor” dedi. ASTIM TANISI KOYARKEN HASTA ÖYKÜSÜ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Astım tanısının konulabilmesinde hasta öyküsünün büyük önem taşıdığını belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Kişinin yakınmaları, aile öyküsü ve eşlik eden hastalıkları göz önünde bulunduruluyor. Fizik muayenesinin yanı sıra bazı tanısal testlerin yapılması gerekiyor. En temel testler solunum fonksiyon testleri ve alerji testleri olarak biliniyor. Astımlı kişilerde aniden ilerleyen astım şikayetlerinin ortaya çıkması ve artması astım atağına neden oluyor. Nefes darlığının derecesi, kalp atım hızı, solunum sayısı, oksijen satürasyonu ile PEF ve FEV1 değerleri atağın şiddetini ortaya koyuyor. Genellikle astım atağında rol oynayan bir dış etken bulunuyor. Enfeksiyon, alerjen maruziyeti, malignite, enflamasyon, hava kirliliği ve benzeri durumlar atağa sebep olabiliyor” ifadelerinde bulundu. ASTIMI TETİKLEYEN FAKTÖRLER Tetikleyicilerin kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım atağına yol açabilen etkenleri sıraladı: 1) Ev tozu akarları, 2) Çimen, ağaç, 3) Küfler, 4) Kedi, köpek, kuş gibi hayvan tüyleri, 5) Viral, bakteriyel enfeksiyonlar, 6) Sigara dumanı, parfüm, saç spreyi, bazı sabunlar, 7) Sis, hava kirliliği, 8) Ortam değişikliği, 9) Ağır egzersiz, 10) Psikolojik faktörler, 11) Rutubetli hava, 12) Mesleki faktörler, ASTIM TEDAVİSİNDE İLAÇLAR ÜÇE AYRILIYOR Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım tedavisi ile ilgili şunları söyledi; “Astımda tam tedavi söz konusu olmasa da astımı kontrol altına alabilmek için biyolojik, fiziksel ve psikososyal çevrenin etkilerinin anlaşılması büyük önem taşıyor. Astım tedavisinin amacı, kişinin gününü yakınmasız geçirmesi ve hastalık ile ilişkili ortaya çıkacak gelecekteki risklerden korunması olarak ifade ediliyor. Bu nedenle astımlı hastaların tedavi edilebilmesinin temel taşını eğitim oluşturuyor. Astımın kontrol altına alınabilmesi için, hastalık ve tetikleyen faktörlerin iyi tanınması gerekiyor ve önerilen ilaçların düzenli kullanılması büyük önem taşıyor. Ayrıca doktor kontrollerinin de ihmal edilmemesi gerekiyor. Astımın temel tedavisinde genellikle inhaler steroid ilaçlar kullanılıyor, zaman zaman bronkodilatörler (bronş açıcı) ile kombine edilebiliyor. Ayrıca damar yoluyla ya da ağızdan alınan tabletlere de başvurulabiliyor. Tedavide hangi ilaç tercih edilirse edilsin, etkin bir sonuç alınabilmesi için ilaçların doğru alınması büyük önem taşıyor. İlaçlar bırakılır, düzensiz kullanılır ya da yanlış dozlarda alınırsa astım kontrol altında tutulamıyor. Bu nedenle tedavinin mutlaka göğüs hastalıkları uzmanının gözetiminde planlanması ve hasta-hekim iş birliğinin kurulması gerekiyor. Ayrıca astımda tedavi sürekli olmayabiliyor, dönemsel de olabiliyor. GINA kriterlerine göre astım tedavisine başlanılıyor, tedavi bitiriliyor ya da ilaç ayarlaması yapılıyor.” SİGARA KULLANIMI ASTIMI TETİKLİYOR Astımlıların pasif olarak sigaraya maruz kalmalarının dahi astım ataklarının sıklığını artırdığını ifade eden Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, “Sigara içiminin kesinlikle bırakılması gerekiyor. Sigara içen astımlılarda KOAH riski de çok daha yüksek oluyor. Ayrıca sigara, astım tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini azaltıyor. Gebeyken sigara içen ya da pasif olarak sigara dumanına maruz kalan annelerin bebeklerinde astım gelişme riski yüksek oluyor. Ayrıca çocukların sigara dumanına maruziyeti sonucunda akciğer gelişimi ve solunum fonksiyonları olumsuz etkileniyor, astım gelişme riski artıyor” dedi. ASTIM ATAKLARINDAN KORUNMA YOLLARI Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım ataklarından korunmanın yollarını sıralayarak sözlerini noktaladı: 1) Ev içi çevre kontrol önlemlerinin alınması 2) Ev içinde çamaşır kurutulmaması 3) Aktif ve pasif sigara içiminin önlenmesi 4) Evcil hayvan tüyüne alerjinin olması durumunda evde hayvan beslenmemesi 5) Saç spreyi, deodorant, kokulu deterjan & sabun, parfüm kullanılmaması 6) Evin düzenli olarak havalandırılması 7) Yatak odasında ev tozu akarları barındırabilecek eşyaların bulundurulmaması 8) Yaşanılan yerde nem oranın düşük tutulması 9) Bahçe işlerinden uzak durulması 10) Maske takılarak evde sık sık temizlik yapılması 11) Pamuklu ve yünlü eşyaların kullanımının bırakılması 12) Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde gerekli olmadıkça dışarıda vakit geçirilmemesi 13) Polen sezonu boyunca antialerjik ilaçların kullanılması 14) Soğuk ve kuru havaların yanı sıra kirli ve sisli havalarda egzersiz yapmaktan kaçınılması Bayındır Sağlık Grubu Hakkında: Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası grup şirketlerinden olan Bayındır Sağlık Grubu, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da Fenerbahçe, Beşiktaş, Şirinevler, İş Kule, Tuzla ve İzmir Alsancak olmak üzere 6 farklı lokasyonda bulunan Bayındır Diş Kliniklerinde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.

Sağlık Haberleri

ASTIMI KONTROL ALTINDA TUTMAK MÜMKÜN Tüm dünyada en sık görülen bulaşıcı olmayan kronik solunum hastalıklarından birisi olan astım, dünya çapında yaklaşık 300 milyon kişiyi etkiliyor. Oluşmasında genetik ve çevresel faktörlerin büyük rol oynadığı astım hastalığında, çeşitli tetikleyicilere yanıt olarak gelişen ataklar yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Tetikleyici faktörlerden uzak durularak ve doktor kontrolünde reçete edilen ilaçların düzgün kullanımı sağlanarak atakların önlenebileceğini söyleyen Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, astım hakkında detaylı bilgiler paylaştı. Bronş etrafındaki kasların enflamasyonu sonucu ortaya çıkan astım, sık geçirilen enfeksiyonlara ya da alerjiye bağlı olarak gelişebiliyor. Astımın oluşmasında genetik ve çevresel faktörlerin büyük rol oynadığını dile getiren Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Astım oluşmasında aile öyküsü en önemli faktörlerden birisi olarak biliniyor. Anne babadan birinin astımlı olması durumunda çocukta astım görülme riski yüzde 25’ken, anne ve babanın her ikisinin de astımlı olması durumunda risk yüzde 50’leri buluyor. Aile öyküsünde astım olmadan da genetik bazı bozukluklara bağlı olarak astım gelişebiliyor. Ayrıca alerji, obezite, hava kirliliğine maruziyet, sigara kullanımı gibi çevresel faktörler de astım gelişiminde rol oynuyor. Nefes darlığı, öksürük, göğüste hırıltı, tıkanıklık ve sıkışma hissi gibi semptomlar astımın habercisi olarak biliniyor. Bu semptomlar aralıklı ve genellikle geceleri ya da egzersiz sırasında kötüleşiyor. Gece özellikle sabaha doğru olan şikayetler astımın habercisi oluyor. Astımın tanısı için, tüm şikayetlerin aynı anda görülmesi gerekmiyor. Sadece öksürük ile seyreden astım vakaları da olabiliyor” dedi. ASTIM TANISI KOYARKEN HASTA ÖYKÜSÜ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Astım tanısının konulabilmesinde hasta öyküsünün büyük önem taşıdığını belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Kişinin yakınmaları, aile öyküsü ve eşlik eden hastalıkları göz önünde bulunduruluyor. Fizik muayenesinin yanı sıra bazı tanısal testlerin yapılması gerekiyor. En temel testler solunum fonksiyon testleri ve alerji testleri olarak biliniyor. Astımlı kişilerde aniden ilerleyen astım şikayetlerinin ortaya çıkması ve artması astım atağına neden oluyor. Nefes darlığının derecesi, kalp atım hızı, solunum sayısı, oksijen satürasyonu ile PEF ve FEV1 değerleri atağın şiddetini ortaya koyuyor. Genellikle astım atağında rol oynayan bir dış etken bulunuyor. Enfeksiyon, alerjen maruziyeti, malignite, enflamasyon, hava kirliliği ve benzeri durumlar atağa sebep olabiliyor” ifadelerinde bulundu. ASTIMI TETİKLEYEN FAKTÖRLER Tetikleyicilerin kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım atağına yol açabilen etkenleri sıraladı: 1) Ev tozu akarları, 2) Çimen, ağaç, 3) Küfler, 4) Kedi, köpek, kuş gibi hayvan tüyleri, 5) Viral, bakteriyel enfeksiyonlar, 6) Sigara dumanı, parfüm, saç spreyi, bazı sabunlar, 7) Sis, hava kirliliği, 8) Ortam değişikliği, 9) Ağır egzersiz, 10) Psikolojik faktörler, 11) Rutubetli hava, 12) Mesleki faktörler, ASTIM TEDAVİSİNDE İLAÇLAR ÜÇE AYRILIYOR Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım tedavisi ile ilgili şunları söyledi; “Astımda tam tedavi söz konusu olmasa da astımı kontrol altına alabilmek için biyolojik, fiziksel ve psikososyal çevrenin etkilerinin anlaşılması büyük önem taşıyor. Astım tedavisinin amacı, kişinin gününü yakınmasız geçirmesi ve hastalık ile ilişkili ortaya çıkacak gelecekteki risklerden korunması olarak ifade ediliyor. Bu nedenle astımlı hastaların tedavi edilebilmesinin temel taşını eğitim oluşturuyor. Astımın kontrol altına alınabilmesi için, hastalık ve tetikleyen faktörlerin iyi tanınması gerekiyor ve önerilen ilaçların düzenli kullanılması büyük önem taşıyor. Ayrıca doktor kontrollerinin de ihmal edilmemesi gerekiyor. Astımın temel tedavisinde genellikle inhaler steroid ilaçlar kullanılıyor, zaman zaman bronkodilatörler (bronş açıcı) ile kombine edilebiliyor. Ayrıca damar yoluyla ya da ağızdan alınan tabletlere de başvurulabiliyor. Tedavide hangi ilaç tercih edilirse edilsin, etkin bir sonuç alınabilmesi için ilaçların doğru alınması büyük önem taşıyor. İlaçlar bırakılır, düzensiz kullanılır ya da yanlış dozlarda alınırsa astım kontrol altında tutulamıyor. Bu nedenle tedavinin mutlaka göğüs hastalıkları uzmanının gözetiminde planlanması ve hasta-hekim iş birliğinin kurulması gerekiyor. Ayrıca astımda tedavi sürekli olmayabiliyor, dönemsel de olabiliyor. GINA kriterlerine göre astım tedavisine başlanılıyor, tedavi bitiriliyor ya da ilaç ayarlaması yapılıyor.” SİGARA KULLANIMI ASTIMI TETİKLİYOR Astımlıların pasif olarak sigaraya maruz kalmalarının dahi astım ataklarının sıklığını artırdığını ifade eden Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, “Sigara içiminin kesinlikle bırakılması gerekiyor. Sigara içen astımlılarda KOAH riski de çok daha yüksek oluyor. Ayrıca sigara, astım tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini azaltıyor. Gebeyken sigara içen ya da pasif olarak sigara dumanına maruz kalan annelerin bebeklerinde astım gelişme riski yüksek oluyor. Ayrıca çocukların sigara dumanına maruziyeti sonucunda akciğer gelişimi ve solunum fonksiyonları olumsuz etkileniyor, astım gelişme riski artıyor” dedi. ASTIM ATAKLARINDAN KORUNMA YOLLARI Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım ataklarından korunmanın yollarını sıralayarak sözlerini noktaladı: 1) Ev içi çevre kontrol önlemlerinin alınması 2) Ev içinde çamaşır kurutulmaması 3) Aktif ve pasif sigara içiminin önlenmesi 4) Evcil hayvan tüyüne alerjinin olması durumunda evde hayvan beslenmemesi 5) Saç spreyi, deodorant, kokulu deterjan & sabun, parfüm kullanılmaması 6) Evin düzenli olarak havalandırılması 7) Yatak odasında ev tozu akarları barındırabilecek eşyaların bulundurulmaması 8) Yaşanılan yerde nem oranın düşük tutulması 9) Bahçe işlerinden uzak durulması 10) Maske takılarak evde sık sık temizlik yapılması 11) Pamuklu ve yünlü eşyaların kullanımının bırakılması 12) Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde gerekli olmadıkça dışarıda vakit geçirilmemesi 13) Polen sezonu boyunca antialerjik ilaçların kullanılması 14) Soğuk ve kuru havaların yanı sıra kirli ve sisli havalarda egzersiz yapmaktan kaçınılması Bayındır Sağlık Grubu Hakkında: Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası grup şirketlerinden olan Bayındır Sağlık Grubu, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da Fenerbahçe, Beşiktaş, Şirinevler, İş Kule, Tuzla ve İzmir Alsancak olmak üzere 6 farklı lokasyonda bulunan Bayındır Diş Kliniklerinde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.

BASİT GÖRÜNEN KANAMALAR CİDDİ BİR HASTALIĞIN HABERCİSİ OLABİLİR

BASİT GÖRÜNEN KANAMALAR CİDDİ BİR HASTALIĞIN HABERCİSİ OLABİLİR
Bu haber 20 Nisan 2023 - 23:46 'de eklendi ve 205 kez görüntülendi.

Vücudun birçok farklı bölgesinde darbe ya da travma olmaksızın ortaya çıkan kanama bozuklukları, ciddi bir kan hastalığını işaret edebiliyor. Hayatı tehdit eden hemofili başta olmak üzere, kanama bozukluklarının yol açabileceği hasarlardan, doğru zamanda yapılacak tetkik ve müdahaleler ile korunmanın mümkün olduğunun altını çizen Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Ünitesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uğur Ural, kanama bozukluklarının nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgiler aktardı.

Kanama bozuklukları birçok farklı yörede, darbe veya travma olmaksızın karşımıza çıkabiliyor. Cilt veya mukozalarda toplu iğne başı büyüklüğündeki kanamalar, morarmalar, diş eti kanamaları, burun kanamaları, idrarda ya da büyük abdestte kan gelmesi, cerrahi bir işlem sonrası kanama, eklem içi kanamalar, kas içi kanamalar, karın içi kanamalar veya kafa içi kanamalar şeklinde belirti verebiliyor.

Kanamanın sebebi tespit edilirken anamnezin büyük önem taşıdığını söyleyen Bayındır Söğütözü Hastanesi Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Ünitesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uğur Ural, “Kanamanın tipi, hangi yörede olduğu, ne kadar süredir devam ettiği ve hastanın kullandığı ilaçların bilinmesi önem arz ediyor. Düşük dozda alınmış olabilecek asetilsalisilik asit içeren ilaçlar, pıhtılaşmayı engelleyici bazı ilaçlar ve bazı antibiyotikler kanamaya neden olabilir. Bunun yanında hastanın yakın zamanda geçirmiş olduğu herhangi bir cerrahi operasyon, sünnet ve diş çekimi sonrasında ortaya çıkan kanamalar ya da kadın hastalarda regl dönemlerinde beklenenin üzerinde kanama olması da bir kanama bozukluğuna da işaret edebilir. Ayrıca bazı sistemik hastalıklar, hematolojik kanserler, solid kanserler veya hastanın sirozunun olması, karaciğerle ilgili olarak birtakım bozukluklar da kanama bozuklukları olarak karşımıza çıkabilir.” dedi.

HEMOFİLİNİN SEBEBİ GENETİK OLABİLİR

Diğer bazı hastalıklarda olduğu gibi pıhtılaşma faktörü eksikliği olan hemofili tanısında da aile hikayesinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Uğur Ural, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Hastanın soy geçmişinde benzeri tipte bir kanamanın olması, hastanın kanama bozukluğunun kalıtımsal tipte bir özellik olduğunu gösterir. Bu nedenle eklem içi veya kas içi kanamalar, kafa içi, karın içi kanamalar, özellikle başlangıç dönemde mukoza veya ciltle ilgili olan kanamalar yanında biraz daha ciddiyet arz eder. Bu durumlar pıhtılaşma faktörleri dediğimiz ve kanın sıvı kısmı içerisinde bulunan bazı maddelerin eksikliklerinden de kaynaklanabilir. Özellikle pıhtılaşma faktörlerinden faktör VIII veya faktör IX’un

eksikliği cinsiyet kromozomu olan X kromozomu vasıtasıyla aktarılır. O nedenle kadınlar hemofili açısından taşıyıcı olurken erkekler tamamen hasta olurlar. Genellikle aile bireylerinde, erkek nüfus içerisinde hemofili hikayesinin olması doğacak çocuklarla ilgili olarak bazı yaklaşımlar yapmamızı da sağlayabilir.”

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA GÖRÜLEN KANAMALARA DİKKAT!

Çocukluk çağında, özellikle yeni yürüme aşamasında darbe ve travmaya bağlı olarak kalça, diz, ayak bileği, omuz veya el bileklerinde şişliklere ve kanama bozukluklarına tanı konulmadığı takdirde eklem bozukluklarının ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Ali Uğur Ural, “Ayrıca fark edilmediği takdirde erkek çocuklarda cerrahi bir işlem veya sünnet sonrası kanamanın önüne geçilemeyip, hastanın kaybedilmesine kadar ilerleyen bir süreç ile karşılaşılabilir. Bu nedenle anne babaların, darbe ve travma ardından oluşan şişlikleri ve kanamaları önemsemesi gerekiyor.

HEMOFİLİNİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR’

Hemofilinin özellikle kanın sıvı kısmı olan plazmasındaki bazı faktör eksikliklerinden kaynaklandığını ve eksik faktörlerin yerine konularak normal bir yaşantı sürülebileceğini söyleyen Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Uğur Ural, hemofilinin tedavisi hakkında bilgiler verdi: “Tedavide, sağlıklı bireylerden elde edilen plazmanın eksik faktörleri karşılamak üzere yerine konulmasına, yine sağlam kişilerin plazmasından elde edilmiş faktör konsantrelerinin teminine ya da bazı gen teknolojileriyle üretilmiş faktör VIII veya faktör IX’un hemofilili kişilere verilmesine başvurulabiliyor.

HEMOFİLİ HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

Prof. Dr. Ali Uğur Ural, hemofilili bireylerin dikkat etmesi gerekenleri sıralayarak sözlerine son verdi:

· Kanamanın engellenmesi amaç olmalıdır.

· Darbe ve travmalardan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.

· Kas içi enjeksiyonlardan mutlaka uzak durulmalıdır.

· Hareketsiz bir yaşam tüm hastalıklar açısından risk oluşturur. Hemofilili hastalar da mutlaka spor yapmalıdır ancak darbe ve travma riski taşıyan sporlardan uzak durulmalıdır. Bu nedenle en ideal spor yürüyüş ve yüzmedir.

· Hemofili tanısı konulan kişiler, kendilerinin hemofili olduğunu belirten kartı mutlaka taşımalıdır.

Bayındır Sağlık Grubu Hakkında:

Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.





POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
ASTIMI KONTROL ALTINDA TUTMAK MÜMKÜN Tüm dünyada en sık görülen bulaşıcı olmayan kronik solunum hastalıklarından birisi olan astım, dünya çapında yaklaşık 300 milyon kişiyi etkiliyor. Oluşmasında genetik ve çevresel faktörlerin büyük rol oynadığı astım hastalığında, çeşitli tetikleyicilere yanıt olarak gelişen ataklar yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Tetikleyici faktörlerden uzak durularak ve doktor kontrolünde reçete edilen ilaçların düzgün kullanımı sağlanarak atakların önlenebileceğini söyleyen Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, astım hakkında detaylı bilgiler paylaştı. Bronş etrafındaki kasların enflamasyonu sonucu ortaya çıkan astım, sık geçirilen enfeksiyonlara ya da alerjiye bağlı olarak gelişebiliyor. Astımın oluşmasında genetik ve çevresel faktörlerin büyük rol oynadığını dile getiren Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Astım oluşmasında aile öyküsü en önemli faktörlerden birisi olarak biliniyor. Anne babadan birinin astımlı olması durumunda çocukta astım görülme riski yüzde 25’ken, anne ve babanın her ikisinin de astımlı olması durumunda risk yüzde 50’leri buluyor. Aile öyküsünde astım olmadan da genetik bazı bozukluklara bağlı olarak astım gelişebiliyor. Ayrıca alerji, obezite, hava kirliliğine maruziyet, sigara kullanımı gibi çevresel faktörler de astım gelişiminde rol oynuyor. Nefes darlığı, öksürük, göğüste hırıltı, tıkanıklık ve sıkışma hissi gibi semptomlar astımın habercisi olarak biliniyor. Bu semptomlar aralıklı ve genellikle geceleri ya da egzersiz sırasında kötüleşiyor. Gece özellikle sabaha doğru olan şikayetler astımın habercisi oluyor. Astımın tanısı için, tüm şikayetlerin aynı anda görülmesi gerekmiyor. Sadece öksürük ile seyreden astım vakaları da olabiliyor” dedi. ASTIM TANISI KOYARKEN HASTA ÖYKÜSÜ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Astım tanısının konulabilmesinde hasta öyküsünün büyük önem taşıdığını belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Kişinin yakınmaları, aile öyküsü ve eşlik eden hastalıkları göz önünde bulunduruluyor. Fizik muayenesinin yanı sıra bazı tanısal testlerin yapılması gerekiyor. En temel testler solunum fonksiyon testleri ve alerji testleri olarak biliniyor. Astımlı kişilerde aniden ilerleyen astım şikayetlerinin ortaya çıkması ve artması astım atağına neden oluyor. Nefes darlığının derecesi, kalp atım hızı, solunum sayısı, oksijen satürasyonu ile PEF ve FEV1 değerleri atağın şiddetini ortaya koyuyor. Genellikle astım atağında rol oynayan bir dış etken bulunuyor. Enfeksiyon, alerjen maruziyeti, malignite, enflamasyon, hava kirliliği ve benzeri durumlar atağa sebep olabiliyor” ifadelerinde bulundu. ASTIMI TETİKLEYEN FAKTÖRLER Tetikleyicilerin kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım atağına yol açabilen etkenleri sıraladı: 1) Ev tozu akarları, 2) Çimen, ağaç, 3) Küfler, 4) Kedi, köpek, kuş gibi hayvan tüyleri, 5) Viral, bakteriyel enfeksiyonlar, 6) Sigara dumanı, parfüm, saç spreyi, bazı sabunlar, 7) Sis, hava kirliliği, 8) Ortam değişikliği, 9) Ağır egzersiz, 10) Psikolojik faktörler, 11) Rutubetli hava, 12) Mesleki faktörler, ASTIM TEDAVİSİNDE İLAÇLAR ÜÇE AYRILIYOR Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım tedavisi ile ilgili şunları söyledi; “Astımda tam tedavi söz konusu olmasa da astımı kontrol altına alabilmek için biyolojik, fiziksel ve psikososyal çevrenin etkilerinin anlaşılması büyük önem taşıyor. Astım tedavisinin amacı, kişinin gününü yakınmasız geçirmesi ve hastalık ile ilişkili ortaya çıkacak gelecekteki risklerden korunması olarak ifade ediliyor. Bu nedenle astımlı hastaların tedavi edilebilmesinin temel taşını eğitim oluşturuyor. Astımın kontrol altına alınabilmesi için, hastalık ve tetikleyen faktörlerin iyi tanınması gerekiyor ve önerilen ilaçların düzenli kullanılması büyük önem taşıyor. Ayrıca doktor kontrollerinin de ihmal edilmemesi gerekiyor. Astımın temel tedavisinde genellikle inhaler steroid ilaçlar kullanılıyor, zaman zaman bronkodilatörler (bronş açıcı) ile kombine edilebiliyor. Ayrıca damar yoluyla ya da ağızdan alınan tabletlere de başvurulabiliyor. Tedavide hangi ilaç tercih edilirse edilsin, etkin bir sonuç alınabilmesi için ilaçların doğru alınması büyük önem taşıyor. İlaçlar bırakılır, düzensiz kullanılır ya da yanlış dozlarda alınırsa astım kontrol altında tutulamıyor. Bu nedenle tedavinin mutlaka göğüs hastalıkları uzmanının gözetiminde planlanması ve hasta-hekim iş birliğinin kurulması gerekiyor. Ayrıca astımda tedavi sürekli olmayabiliyor, dönemsel de olabiliyor. GINA kriterlerine göre astım tedavisine başlanılıyor, tedavi bitiriliyor ya da ilaç ayarlaması yapılıyor.” SİGARA KULLANIMI ASTIMI TETİKLİYOR Astımlıların pasif olarak sigaraya maruz kalmalarının dahi astım ataklarının sıklığını artırdığını ifade eden Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, “Sigara içiminin kesinlikle bırakılması gerekiyor. Sigara içen astımlılarda KOAH riski de çok daha yüksek oluyor. Ayrıca sigara, astım tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini azaltıyor. Gebeyken sigara içen ya da pasif olarak sigara dumanına maruz kalan annelerin bebeklerinde astım gelişme riski yüksek oluyor. Ayrıca çocukların sigara dumanına maruziyeti sonucunda akciğer gelişimi ve solunum fonksiyonları olumsuz etkileniyor, astım gelişme riski artıyor” dedi. ASTIM ATAKLARINDAN KORUNMA YOLLARI Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım ataklarından korunmanın yollarını sıralayarak sözlerini noktaladı: 1) Ev içi çevre kontrol önlemlerinin alınması 2) Ev içinde çamaşır kurutulmaması 3) Aktif ve pasif sigara içiminin önlenmesi 4) Evcil hayvan tüyüne alerjinin olması durumunda evde hayvan beslenmemesi 5) Saç spreyi, deodorant, kokulu deterjan & sabun, parfüm kullanılmaması 6) Evin düzenli olarak havalandırılması 7) Yatak odasında ev tozu akarları barındırabilecek eşyaların bulundurulmaması 8) Yaşanılan yerde nem oranın düşük tutulması 9) Bahçe işlerinden uzak durulması 10) Maske takılarak evde sık sık temizlik yapılması 11) Pamuklu ve yünlü eşyaların kullanımının bırakılması 12) Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde gerekli olmadıkça dışarıda vakit geçirilmemesi 13) Polen sezonu boyunca antialerjik ilaçların kullanılması 14) Soğuk ve kuru havaların yanı sıra kirli ve sisli havalarda egzersiz yapmaktan kaçınılması Bayındır Sağlık Grubu Hakkında: Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası grup şirketlerinden olan Bayındır Sağlık Grubu, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da Fenerbahçe, Beşiktaş, Şirinevler, İş Kule, Tuzla ve İzmir Alsancak olmak üzere 6 farklı lokasyonda bulunan Bayındır Diş Kliniklerinde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.
ASTIMI KONTROL ALTINDA TUTMAK MÜMKÜN Tüm dünyada en sık görülen bulaşıcı olmayan kronik solunum hastalıklarından birisi olan astım, dünya çapında yaklaşık 300 milyon kişiyi etkiliyor. Oluşmasında genetik ve çevresel faktörlerin büyük rol oynadığı astım hastalığında, çeşitli tetikleyicilere yanıt olarak gelişen ataklar yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Tetikleyici faktörlerden uzak durularak ve doktor kontrolünde reçete edilen ilaçların düzgün kullanımı sağlanarak atakların önlenebileceğini söyleyen Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, astım hakkında detaylı bilgiler paylaştı. Bronş etrafındaki kasların enflamasyonu sonucu ortaya çıkan astım, sık geçirilen enfeksiyonlara ya da alerjiye bağlı olarak gelişebiliyor. Astımın oluşmasında genetik ve çevresel faktörlerin büyük rol oynadığını dile getiren Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Astım oluşmasında aile öyküsü en önemli faktörlerden birisi olarak biliniyor. Anne babadan birinin astımlı olması durumunda çocukta astım görülme riski yüzde 25’ken, anne ve babanın her ikisinin de astımlı olması durumunda risk yüzde 50’leri buluyor. Aile öyküsünde astım olmadan da genetik bazı bozukluklara bağlı olarak astım gelişebiliyor. Ayrıca alerji, obezite, hava kirliliğine maruziyet, sigara kullanımı gibi çevresel faktörler de astım gelişiminde rol oynuyor. Nefes darlığı, öksürük, göğüste hırıltı, tıkanıklık ve sıkışma hissi gibi semptomlar astımın habercisi olarak biliniyor. Bu semptomlar aralıklı ve genellikle geceleri ya da egzersiz sırasında kötüleşiyor. Gece özellikle sabaha doğru olan şikayetler astımın habercisi oluyor. Astımın tanısı için, tüm şikayetlerin aynı anda görülmesi gerekmiyor. Sadece öksürük ile seyreden astım vakaları da olabiliyor” dedi. ASTIM TANISI KOYARKEN HASTA ÖYKÜSÜ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Astım tanısının konulabilmesinde hasta öyküsünün büyük önem taşıdığını belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Kişinin yakınmaları, aile öyküsü ve eşlik eden hastalıkları göz önünde bulunduruluyor. Fizik muayenesinin yanı sıra bazı tanısal testlerin yapılması gerekiyor. En temel testler solunum fonksiyon testleri ve alerji testleri olarak biliniyor. Astımlı kişilerde aniden ilerleyen astım şikayetlerinin ortaya çıkması ve artması astım atağına neden oluyor. Nefes darlığının derecesi, kalp atım hızı, solunum sayısı, oksijen satürasyonu ile PEF ve FEV1 değerleri atağın şiddetini ortaya koyuyor. Genellikle astım atağında rol oynayan bir dış etken bulunuyor. Enfeksiyon, alerjen maruziyeti, malignite, enflamasyon, hava kirliliği ve benzeri durumlar atağa sebep olabiliyor” ifadelerinde bulundu. ASTIMI TETİKLEYEN FAKTÖRLER Tetikleyicilerin kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım atağına yol açabilen etkenleri sıraladı: 1) Ev tozu akarları, 2) Çimen, ağaç, 3) Küfler, 4) Kedi, köpek, kuş gibi hayvan tüyleri, 5) Viral, bakteriyel enfeksiyonlar, 6) Sigara dumanı, parfüm, saç spreyi, bazı sabunlar, 7) Sis, hava kirliliği, 8) Ortam değişikliği, 9) Ağır egzersiz, 10) Psikolojik faktörler, 11) Rutubetli hava, 12) Mesleki faktörler, ASTIM TEDAVİSİNDE İLAÇLAR ÜÇE AYRILIYOR Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım tedavisi ile ilgili şunları söyledi; “Astımda tam tedavi söz konusu olmasa da astımı kontrol altına alabilmek için biyolojik, fiziksel ve psikososyal çevrenin etkilerinin anlaşılması büyük önem taşıyor. Astım tedavisinin amacı, kişinin gününü yakınmasız geçirmesi ve hastalık ile ilişkili ortaya çıkacak gelecekteki risklerden korunması olarak ifade ediliyor. Bu nedenle astımlı hastaların tedavi edilebilmesinin temel taşını eğitim oluşturuyor. Astımın kontrol altına alınabilmesi için, hastalık ve tetikleyen faktörlerin iyi tanınması gerekiyor ve önerilen ilaçların düzenli kullanılması büyük önem taşıyor. Ayrıca doktor kontrollerinin de ihmal edilmemesi gerekiyor. Astımın temel tedavisinde genellikle inhaler steroid ilaçlar kullanılıyor, zaman zaman bronkodilatörler (bronş açıcı) ile kombine edilebiliyor. Ayrıca damar yoluyla ya da ağızdan alınan tabletlere de başvurulabiliyor. Tedavide hangi ilaç tercih edilirse edilsin, etkin bir sonuç alınabilmesi için ilaçların doğru alınması büyük önem taşıyor. İlaçlar bırakılır, düzensiz kullanılır ya da yanlış dozlarda alınırsa astım kontrol altında tutulamıyor. Bu nedenle tedavinin mutlaka göğüs hastalıkları uzmanının gözetiminde planlanması ve hasta-hekim iş birliğinin kurulması gerekiyor. Ayrıca astımda tedavi sürekli olmayabiliyor, dönemsel de olabiliyor. GINA kriterlerine göre astım tedavisine başlanılıyor, tedavi bitiriliyor ya da ilaç ayarlaması yapılıyor.” SİGARA KULLANIMI ASTIMI TETİKLİYOR Astımlıların pasif olarak sigaraya maruz kalmalarının dahi astım ataklarının sıklığını artırdığını ifade eden Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, “Sigara içiminin kesinlikle bırakılması gerekiyor. Sigara içen astımlılarda KOAH riski de çok daha yüksek oluyor. Ayrıca sigara, astım tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini azaltıyor. Gebeyken sigara içen ya da pasif olarak sigara dumanına maruz kalan annelerin bebeklerinde astım gelişme riski yüksek oluyor. Ayrıca çocukların sigara dumanına maruziyeti sonucunda akciğer gelişimi ve solunum fonksiyonları olumsuz etkileniyor, astım gelişme riski artıyor” dedi. ASTIM ATAKLARINDAN KORUNMA YOLLARI Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, astım ataklarından korunmanın yollarını sıralayarak sözlerini noktaladı: 1) Ev içi çevre kontrol önlemlerinin alınması 2) Ev içinde çamaşır kurutulmaması 3) Aktif ve pasif sigara içiminin önlenmesi 4) Evcil hayvan tüyüne alerjinin olması durumunda evde hayvan beslenmemesi 5) Saç spreyi, deodorant, kokulu deterjan & sabun, parfüm kullanılmaması 6) Evin düzenli olarak havalandırılması 7) Yatak odasında ev tozu akarları barındırabilecek eşyaların bulundurulmaması 8) Yaşanılan yerde nem oranın düşük tutulması 9) Bahçe işlerinden uzak durulması 10) Maske takılarak evde sık sık temizlik yapılması 11) Pamuklu ve yünlü eşyaların kullanımının bırakılması 12) Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde gerekli olmadıkça dışarıda vakit geçirilmemesi 13) Polen sezonu boyunca antialerjik ilaçların kullanılması 14) Soğuk ve kuru havaların yanı sıra kirli ve sisli havalarda egzersiz yapmaktan kaçınılması Bayındır Sağlık Grubu Hakkında: Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası grup şirketlerinden olan Bayındır Sağlık Grubu, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da Fenerbahçe, Beşiktaş, Şirinevler, İş Kule, Tuzla ve İzmir Alsancak olmak üzere 6 farklı lokasyonda bulunan Bayındır Diş Kliniklerinde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.
SON DAKİKA