Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
16:58 - AK Parti’de yönetim kurulu üyeleri belirlendi
13:48 - Gaytancıoğlu:”ÖNCE BUĞDAY, SONRA AYÇİÇEĞİ ŞIMDİ DE ÇELTİKTE HAYAL KIRIKLIĞI FİYATI
13:43 - Belediye üniversiteye başlayacak genç kızlara ücretsiz kıyafet dağıtıyor
22:48 - İpsala Gümrük Kapısı’nda olay… Valilik açıklama yaptı
22:11 - Polisi görünce kaçtı ama yakalanınca üzerinden tabanca çıktı
22:39 - Keşan Belediyesi Eylül Ayı Meclis Toplantısı Gerçekleştirildi
Soğuk ve kasvetli geçen kışın ardından gelen bahar havasının keyifli geçmesi adına alabileceğimiz önlemler ve bahar hastalıkları üzerinde durmak gerekir. Kış aylarının ardından bahar mevsimi ile birlikte alerjik hastalıklara bağlı şikayet ler de görülmeye başladı. Son yıllarda giderek artan allerjik hastalıklar toplumumuzun neredeyse her dört kişiden birini etkiler. Bahar mevsimi ile bitkilerden kaynaklanan polenler alerjik rinit, astım, konjoktivit gibi hastalıklara bağlı şikayetlerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Allerji, bağışıklık sisteminde dengenin bozulmasıyla gelişen, doğada bulunan maddelere karşı aşırı duyarlılık halidir.Bu reaksiyonların bir kısmı kalıtsaldır. Astımda birinci derecede akrabalarda astım,alerjik rinit, atopik dermatit görülme sıklığı ½ 60-90 arasındadır. Çocuklukta atopik dermatit gözlemlerde ileri yaşlarda bronş reaktivitesi ve astım gelişme oranı ½70 tir. Mevsimsel alerjik rinitte astım gelişme oranı ½ 20-25 ve astımda alerjik rinit görülme oranı da yaklaşık ½50dir.
ASTIM
Bronş sisteminin kronik bir inflamasyonu ile karakterize, hemen hemen her yaş guruplarında görülebilen, zaman zaman ciddileşen ve modern tedavi yöntemler sayesinde ölüme nadiren sebep olabilen bir hastalıktır. Dünyanın çeşitli bölgelerinde görülme sıklığı değişmektedir. En sık yeni Zelanda, Avustralya, da ½10-30 oranında görülmekte en seyrek olarak ta Afrika, Güneydoğu, Asya, Kuzey Amerika da yerlileri ve Eskimolarda ½1 den az görülür. Avrupa da ise ½2-5 oranında görülür. Hastalık bazen spontane , bazende bir uyarı sonucu değişik derecelerde nefes darlığı, hırıltılı solunum, göğüste sıkışıklık ve öksürükle seyreder. Hastalık her yaşta başlayabilir.½50 oranı ile 7 yaş altı en sıktır. İkinci sıklık başlama yaş aralığı 10-40 tır. 60 yaşından sonra başlayan ise nadirdir. Çocukluk çağında erkeklerde daha sık olsa da erişkinlerde bu oran eşitlenir. Bazı çocuklarda ilerleyen yaşlarda hastalık belirtileri azalır, bazılarında ise ileri yaşlarda tekrar başlayabilir. Genç hastalarda deri ve kan testleri ile gösterileri atopi oranı½30-50 ileri yaşlarda bu oran giderek azalır. Hastalığı etkileyen çeşitli faktörler vardır. Alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları, allerjenler, egzersiz, soğuk hava ile temas, hiperventilasyon, gastroözofajial reflü, tiroid hastalıkları, mesleki ajanlar ilaçlar özellikle aspirin, bazı ağrı kesici ilaçlar, bazı tansiyon ve kalp ilaçları, çevresel kirleticiler, psikolojik faktörler, bazı gıdalar ve gıda katkı maddeleri gibi.. Kadınlarda gebelik ve menstural siklus bazen olumlu, bazen olumsuz etkileyebilmekte ancak bunun sebebi bilinmemektedir. Ayrıca bebeklikte anne sütünün hastalığı önlemede olumlu etkisi kabul edilmekte, tuz tüketimi ise olumsuz etkilemektedir. Allerjik değerlendirme standart bazı allerjen ler kullanılarak yapılır. Bu testler her ülke için değişkenlik gösterebilir. Genellikle bitki polenler, ev hayvanı antijenleri, ev tozu aktarları ve bazı mantar türleri kullanılır. Çocuklarda yapılan gıda testlerinin erişkinde uygulanmasına gerek yoktur. En sık görülen ev tozu akarlarına duyarlılık ise iç ve Doğu Anadolu da daha az sahil bölgesinde ise daha yüksektir. Allerjenler karşı uzaklaştırıcı tedbirler immünoterapi den daha etkili olarak kabul edilir.
Medikal tedavi çok önemlidir. Düzenli tedavi ve kontrollerin yaşam kalitesini korumada etkisi yüksektir. Burada amaç; Akciğer fonksiyonlarının ve kapasitesinin korunması ve fiziki aktivite için kısıtlanma olmaması, hastalık ataklarının önlenmesi, kısaca yaşam kalitesinin düşmesinin önlemektir.
Hastalıktan korunma;
Genetik zemin olduğundan korunma tam olarak mümkün değildir. Ancak çevresel faktörler kontrol altına alındığında görülme sıklığı azalır. Hava kirliliğinin azaltılması ve içinde yaşanılan binaların özellikleri korunmada önemli yeri vardır.