Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
01:11 - Keşan’da suya yüzde 40 zam…
00:40 - Keşan pazar günü karşılaşacağı Hendek maçına hazırlıklarını tamamladı.
23:27 - Keşan TSO Heyetinden Sırbistan ve Macaristan’a Sektörel Ticaret Gezisi
16:30 - MALKARA KENT KONSEYİ YÜRÜTME KURULU İLK TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
17:05 - CHP TEKİRDAĞ VEKİLİ AYGUN, ÇORLU ATATÜRK HAVALİMANI SIKINTISINI GÜNDEME GETİRDİ:
16:55 - kIŞIN SICAK SU İLE BANYO YAPMAK EKZAMAYI TETİKLİYOR
17:37 - SAADET PARTİSİ EDİRNE TEŞKİLATINDAN AKALIN’A ZİYARET
17:34 - Ün Tarım Bakanı’na sordu:”Yurt dışından iade edilen ürünlerin ne kadarı imha ediliyor ?”
17:27 - YAKLAŞAN BOCUK GECESi COŞKUSU KARAAĞAÇ’TA SANATLA HAYAT BULDU
17:24 - TÜRKİYE’NİN EKONOMİK GERÇEKLERİ VE ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ: AKP İKTİDARININ 22 YILLIK KARNESİ
Ahmet AK
0 533 3423055
ahmet.ak.315080@facebook.com
Sevgili Suna kızımız Kocaeli Üniversitesi, İİBF, İktisat bölümünde okuyor, geçen hafta ilginç bir ödev almış. Birlikte bir toplumsal sorun bulduk ve bu sorunun “neden” oluştuğuna baktık. Bir önceki yazımızda değerlendirmeler yaptık. Olaya farklı yorumlar getirmeye, sadece gazetede yazanı değil, “Bu sosyolojik olayda başkaca ne sebepler olabilir? ! …” bulmaya çalıştık.
Toplumda geleneksel olarak benimsenen, kadına yönelik şiddetin; kadının rolü ve yerinin ne olduğu ile bağlantısı vardır. Feminist bakış açısına göre kadına yönelik şiddet; kadını mal, köle, terbiye edilmesi gereken yaratık gibi gören toplumların erkek egemen yapısından kaynaklanıyor.
Bu modele göre erkekler, kadınlar üzerindeki haklarının tehdit altında olduğunu düşündüklerinde ya da kadınların evdeki sorumluluklarını yerine getirmemeleri durumunda şiddete başvurmaktadır. Kadınlar gerek fiziksel, gerekse ekonomik açıdan yetersiz olduklarından, buna karşı koyamaz.
Kadın-erkek eşitliğinin olmadığı, kadının daha edilgen olduğunun kabul edildiği toplumlarda, erkek şiddeti kültürel kurumlar, siyasi ve ekonomik düzen tarafından pekiştirilir ve hoş görülür.
Erkeğin korku, çaresizlik, üzüntü gibi duygularını belli etmesini, yetersizlik olarak gören; kızgınlığın şiddet yolu ile ifade edilmesini erkeğe daha fazla yakıştıran bir davranış olarak benimseyen kültürlerde, erkeğin saldırganlığı özendirilmiş olur. Saldırganlığın erkeklerde cesaret, güçlü olma, enerji, ataklık anlamına geldiği; erkeğe başarı ve üstünlük sağladığına inanılır.
Diğer tarafta toplum, kadın saldırganlığını olumsuz karşılamakta; saldırgan kadınlar “Düşmanca duygulara sahip, kavgacı kişiler” olarak değerlendirilmektedir. Dolunay ŞENOL ve Sıtkı YILDIZ, kadına yönelik şiddet algısını; kadın ve erkek bakış açılarıyla özet olarak böyle değerlendiriyor. (Mutlu Çocuklar Derneği Yayınları, Ankara: 2013)
*
SONUÇ OLARAK, polis dâhil dışarıdan kişiler şiddeti, bir aile meselesi olarak görmekte ve müdahale etmemeyi tercih edebilmektedir. Benzer bir şekilde aile, akrabalar ya da komşular, mağduru korumak için yapılacak girişimlerin veya korunma için yasal yollara başvurmanın, ailenin yıkılmasına neden olabileceğinden endişelenir. Oysa aile içi dayanışma ve akrabalarla bir araya gelip yardımlaşma oranları azaldıkça, aile içi şiddetin yükseldiği görülür.
Bir başka önemli olgu da, ailedeki karar alma süreçlerine katılımdır. Ailede karar alma süreçlerinin ortaklaşması ile sonucunda eşlerin duygu ve düşüncelerinin paylaşımı ve uyumlu ilişki olasılığı da artmakta; aynı şekilde eşler arasındaki şiddet de gerilemektedir. Ailedeki karar alma süreçlerinin ortaklaşması evde çocukların dövülmesini de azaltmaktadır.
İletişim ve çatışma çözme becerileri geliştiren toplumlarda bu tür olumsuz örneklere rastlanmamakta ya da az rastlanmaktadır: İnsanlar anlaşmazlıklarını konuşarak çözme yeteneğinden yoksun oldukları için şiddete yönelmektedir. Kişilerin, insanlar arası ilişkiler, etkin iletişim becerileri, kızgınlık kontrolü ile kızgınlığın etkin ifadesi ve çatışma çözme becerileri konusunda eğitilmesi, aile içi şiddetin önlenmesine katkıda bulunabilir.
Sevgili Suna; sanırım bu bilgileri derleyebilirsen, ödevini başarıyla yapmış olacaksın. İyi dersler. (a.ak)
*
“Hocam süpersiniz, havalara uçtum şu an zıplıyorum sevinçten.
“Çok çok, çok iyisiniz, öğrencinin halinden anlıyorsunuz.
“Ne yapsam telafi etmez bu iyiliklerinizi.
“Allah sizin ve ailenizin hayatında güzel şeyler olmasını nasip eder. Duadan başka yapabileceğim başka güzellik bulamadım. Çok sağ olun var olun. Çok muhtaçtım bu bilgilere. İşiniz varken bana cevap vermeniz büyük alçak gönüllülük. Teşekkür ediyorum.” (Suna)
*
Cici Kızım, sizler de bizim aileden sayılırsınız. Sanırım, kızımla aynı yaşlardasın. Kızım Meltem de Yıldız Teknik Üniversitesinde okuyor. Hepinize başarılar diliyoruz.
*
“Sağolun Hocam, sizin gibi birinin kızı zaten öyle üniversiteleri hak ediyor. Sizin gibi babası olduğu için çok şanslı! İyi ki Ergün TOK ile olan yazışmalarınızı “Facebook”tan görmüşüm de sizi sayfalarıma eklemişim, çok mutlu ettiniz beni!” (Suna)
* * *
Evet, yazdıklarımızı dikkatlice okuyan Sevgili Suna’nın sosyoloji dersinde bir araştırma ödevine daha yardımcı olabildiysek, ne mutlu bize!
__________ o __________