Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
23:58 - Yarın 19 Mayıs 1919’u yeniden yaşayacağız
23:55 - Aksal, Türkiye Beyazay Derneği ile bir araya geldi.
23:49 - Aygün: 19 Mayıs Türk’ün şahlanış günüdür
23:32 - Midibüs ile otomobil çarpıştı. 1 yaralı
23:15 - Trakya Kalkınma Ajansı yönetim kurulu toplantı
21:03 - BAŞKAN ÜNSAL’DAN GENÇLİK HAFTASI KONSERLERİNE DAVET
15:08 - ÜNSAL: ‘’İLÇEMİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR PROJE OLAN ÇİÇEK ÜRETİCİLİĞİNE BAŞLIYORUZ.’’
00:12 - Başkan Demir’e büyük destek
00:07 - TRAKDOSK, Erasmus+ projeleri için öğretmen adaylarıyla buluştu
23:08 - Serkan Çağrı, doğduğu hastanenin müze yapılıyor olmasından çok memnun
Türkiye Roman Platformu Genel Başkanı Savcı:” Dünyadaki ve ülkemizdeki bütün roman kardeşlerimizin 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü “ayırımsız bir dünya” dileğiyle kutluyorum.”
Türkiye Roman Platformu Genel Başkanı Fahrettin Savcı,” Dünyadaki ve ülkemizdeki bütün roman kardeşlerimizin 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü “ayırımsız bir dünya” dileğiyle kutluyorum.”dedi.
Savcı, yaptığı yazılı açıklamada,. 1971 yılının nisan ayında , romanların sorunlarını tartışmak üzere Londra yakınlarında ilk Uluslararası Roman Kongresi’nin toplandığını ve bu kongreye atfen, 1990′ yılından itibaren 8 nisan’ın “Dünya Romanlar Günü” olarak kutlandığını belirtti.
Herkesin farklı olandan nefret etmeyi değil, farklı olanı öğrenmeyi, farklı olandan uzaklaşmayı değil, tam aksine farklı olanla birlikte dayanışarak, paylaşarak yaşamayı seçip hayatını güzelleştirmesini dilediğini vurgulayan Savcı,romanların, Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde ötekileştirici ve dışlayıcı politik uygulamalara maruz kaldığını ve . 2’nci Dünya Savaşında Nazi kamplarında 500 bin roman vatandaşının katledildiğini bildirdi.
Romanların sosyal, etnik ve dolayısıyla bireysel kimlik alanlarında karşılaştıkları sorunların, yüzyıllar önce Avrupa Kıtası’na yaptıkları göçlere kadar uzandığnıı kaydeden Savcıi açıklamasına şöyle devam etil:
, “Özellikle 1. Dünya Savaşı’ nın ardından baskın biçimde ortaya çıkan milliyetçilik akımı doğrultusunda artan benzer ayrımcı politikalar, uygulamalar 2. Dünya Savaşı ile birlikte romanların topluca katledilmelerine, işkencelerle yok edilme uygulamalarına kadar gitmiştir.
Nazi Kampları’nda 500 bin roman’ın katledilmesi, romanların tarihinde bilinen en ağır, en acı ve en insanlık dışı şekilde yaşanan ölüm dalgası olarak hatırlanmakta ve kayıtlara geçmektedir. Savaş sonrası dönemde de aynı ırkçı, ezici, dışlayıcı ve işkenceci yaklaşımlar sürmüştür. Romanlar, yaşam biçimlerinden ve kimliklerinden ötürü izolasyon, fişlenme, sınır dışı edilme ve kısırlaştırma gibi uygulamalara maruz kalmışlar, buna ek olarak yaşadıkları ülkelerde hırsız, güvenlik tehdidi, düzen bozucu gibi genellemeci önyargılarla söz konusu tarihten günümüze kadar karşı karşıya kalmışlardır.”
– Romanlar Avrupa’da kötü muamele görüyor
Fahrettin Savcı, roman vatandaşlarının Avrupa’nın birçok ülkesinde özellikle Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İtalya, Slovakya gibi ülkelerde kötü muamele, yoksulluk, tahammülsüzlük, şiddet ve dışlanma ile karşılaştıklarına işaret etti.
İtalya ve Fransa gibi batı Avrupa ülkelerinde ise roman vatandaşlarının, gayri insani kamplarda yaşamlarına devam etmeye zorlandıklarını hatırlatan Savcı,şunları kaydetti: “ 8 Nisan 1971 günü İngiltere’ de düzenlenen I. Uluslararası Roman Kongresi’nde 8 Nisan’ın” Dünya Romanlar Günü” olarak anılması kabul edilmiş olup, bugün dünyanın bir çok yerinde günün tarihine, anlamına ve içinde var olan gizli acılara istinaden çeşitli etkinlikler, anma programları düzenlenmektedir.
Ancak yüz binlerce kayıpların verildiği, zorunlu göçlerin, toplumsal dışlanmaların yaşatıldığı bu karanlık ve kanlı tarihin günümüzde suç sahipleri tarafından unutturulmak istenişi nedeniyle şölen, festival, kutlamalar çerçevesinde anlam saptırmasına uğratılmaktadır. Bizler yurt içinde ve yurt dışında kurduğumuz Roman sivil toplum kuruluşları ve platformlar olarak romanların tarihini ve tarihte yer alan gerçekleri doğru biçimde duyurmayı, hatırlamayı ve uğranan haksızlıkların izlerini görmeyi her zaman ilkelerimizin başında tutmakta ve bu bilinçle yaşamaktayız.
Orta ve Doğu Avrupa’ da katledilen, sosyal yaşamda her türlü işkenceye maruz bırakılan, zor ve acılarla dolu bir yaşama mahkum edilen tüm atalarımızı bugün rahmetle anar bu zihniyeti ayakta tutan her türlü yaklaşım ve politikayı da esefle kınadığımızı tüm kamuoyuna saygıyla aktarırım.”