Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
13:47 - Dr. Vedat’ın Anısına
00:09 - Diyabetik ayak bakımında geç kalmayın
21:45 - BAŞKAN GENCAN AKIN: “Bu ülke bunları hak etmiyor”
00:26 - Müze Keşan’da Ağaç Kesimi İddialarına Yanıt: “Ağaç Yoğun Kar Yağışına Dayanamadı”
00:11 - Uyuşturucudan 10 yıl hapis cezası olan bir kişi yakalandı
15:15 - İpsala Gümrük Kapısı’ndan geçen yıl 3 milyon kişi geçti
20:48 - CHP Keşan’dan gündeme dair açıklamalar
20:44 - Uyuşturucudan 14 yıl 2 ay hapis cezası olan bir kişi yakalandı
17:16 - HER KÖŞESİ PIRIL PIRIL BİR KEŞAN İÇİN ÇALIŞIYORUZ! 267 adet çöp konteyneri geldi
Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Egemenliğin kullanılması hiç bir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Herkes, kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Türk Milleti, egemenliğini yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır. Kuvvetler ayrılığı, devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmez. Belirli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibarettir. Sınırlı bir işbölümü ve işbirliğidir. Üstünlük, Anayasa ve Kanunlardadır. Bu üstünlüğü sağlayacak erk de yargıdır. Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede Milli Egemenlikten söz edilemez. Yargı bağımsızlığına yönelik müdahaleler aynı zamanda Millet Egemenliğine yönelmiş açık tehditlerdir.
Anayasamızın 138. maddesine göre: ‘Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır, bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.’
Cumhuriyet Savcısı Muammer AKKAŞ’ın, 26.12.2013 tarihinde yapmış olduğu açıklaması suç duyurusu olarak kabul edilmeli, bu ciddi iddiaları acilen araştırılarak gereği yapılmalıdır. HSYK tarafından İstanbul’a yeni bir Cumhuriyet Başsavcısı atanmalıdır.
Anayasaya, kanuna ve hukuka aykırı olarak adli kolluk yönetmeliğinde yapılan keyfi değişiklikle Cumhuriyet Savcılarının hak ve yetkileri kısıtlanmak istenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Polis devleti değildir. Kabile devleti hiç değildir. Savcılar da başsavcıların memuru değildir. Aralarında ast – üst ilişkisi yoktur. Cumhuriyet Savcısı, doğrudan doğruya soruşturma işlemlerini yürütür. Adli kolluk da Cumhuriyet Savcısının emri altındadır. Başsavcıların, soruşturma yürüten savcılara, müdahale etme haklarının olmadığı bilinmelidir.
Yargı, yasama ve yürütmeyi denetleme yetkisini Anayasadan alır ve Türk Milleti adına bu yetkiyi kullanır. Türkiye Cumhuriyeti’nde görev yapan Cumhuriyet Savcıları, hükümetlerin değil, adları üzerlerinde Cumhuriyetin Savcılarıdır. Hakimler ve Cumhuriyet Savcıları üzerinde baskı kurmaya çalışan kim olursa olsun karşısında yargının kurucu unsuru olan bağımsız savunmanın temsilcisi avukatları ve Baroları bulacaktır. Yargı camiası bir bütündür ve yargı bağımsızlığına yönelik doğrudan ve dolaylı tüm müdahalelere karşı kenetlenmiştir.
Hukukun üstünlüğünün egemen kılınması amacıyla yıllardır, sadece Cumhuriyet Savcılarına bağlı olan adli kolluğun kurulmasını, yürütmenin temsilcisi olan Adalet Bakanının HSYK’da yer almamasını, yargı mensuplarının, yasama ve yürütmenin temsilcileri tarafından atanmamalarını, yargının tam bağımsız olması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını ve bu taleplerimizin tümünün Anayasal güvence altına alınması gerektiğini ifade ettik. Fakat, siyasi iktidarlar bu taleplerimizi hayata geçirmediler. Mevcut siyasi iktidar kadar önceki siyasi iktidarlar da son günlerde yaşanan hukuksuzlukların sorumlularıdır.
Son yıllarda kamuoyunun ilgisini çeken birçok soruşturmanın gizliliği ihlal edilmiştir. Son on gündür de ‘yolsuzluk ve rüşvet dosyası’ olarak anılan soruşturmanın gizliliği ihlal edilmektedir. Delillerin karartılması ve şüphelilerin kaçma ihtimali doğmuştur. Mevcut siyasi iktidar ucu kendisine dokunmayan diğer soruşturma dosyalarının gizliliğinin ihlal edilmesine kayıtsız kalmıştır. Adil yargılanma hakkı herkes için geçerlidir.
Adalet, devletin temelidir. Toplumun adalete olan güven duygusu sarsıntıya uğrarsa devletin otoritesi zayıflar ve anarşi ortamının doğması tehlikesi belirir. Yolsuzluk dosyasında adı geçenlerin yasama dokunulmazlıkları kaldırılmalı ve haklarında kamu davası açılacak olursa adil yargılanma hakları ihlal edilmeden yargılanmaları yapılmalıdır.
Ülkemizin menfaati gereği ister iktidar partisine mensup olsunlar, ister muhalefet partilerine mensup olsunlar, ister bağımsız olsunlar tüm milletvekillerinin emaneti sahibine iade etmelerinin zamanı gelmiştir. Derhal sine-i millete dönülmelidir.